mutsuzluktan söz etmek istiyorum. insanlığınkinden değil AMA "kendi yatay ve dikey mutsuzluğumdan". kendime yetemediğim zamanlar oluyor. ve en kötüsü bu zamanlarda başkalarına da yetmek zorunda kalmak oluyor. (şu an gece saat 2. birazdan dışarı çıkıp yürüyeceğim. yukarı doğru barajyolu'ndan. kulağımda korkunç bir ağrı var. ama göğsüm de daralıyor. nefes almakta zorlandığımı hissediyorum) sürekli koşturulup kızıştırılınca nefes alabilmek icin iç güdüyle bir damarını dişleyen atlar gibi duyumsar kendini genç werther; benim durumumda öyle. durmadan yeni uğraşlar bulmaya çabalamakla geçen bir ömür;yanlış bir ömürdür bunun farkındayım. lermantov "ve etrafa dikkatli bakınca zaten hayat/sanki bir şaka/boş ve aptalca" derken bunu mu kastediyordu? ciddiye aldığım insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. sıradan insanlarla dolu hayatım. onların sorunlarına, konuştuklarına, ilgilerine sanki benim için de önemliymiş gibi yaklaşıyorum. oysa böyle değil hakikat. onlarla dalga geçiyorum. (bundandır orhan veli'yi sevişim de)
"her nasılsa buluyorum heder olmanın bir yolunu" böyle mi gerçekten? "sana zorsa bırak yanayım/kolaysa esirgeme"
lisedeydim. dostoyevskş okumuştum bir yaz. bahçelievler'de ablamların evindeydim. haftalarca kendime gelememiştim. raskolnikov çarpmıştı beni. durmadan onu düşünüyordum. "aslında insanın ta kendisidir raskolnikov" cümlesi beynimde dönüp duruyordu. adana'ya dönmüştüm. tek başıma. 15 yaşımdan beri yazları hep tek geçirdim. marx'ın elseenin sefaleti'ni terim kitaba damlaya damlaya okumuştum. sonra her yaz böyle oldu bu. terim kitapların üzerine damlaya damlaya geçirdim yazlarımı. kuşadası'na tatile gitmiştim 99 yazında. "anarşizm ve anarko sendikalizm"i okumuştum ve denize ayağımı bile sokmadan doğru dürüst gerisin geri adana'ya dönmüştüm. o yaz behçet necatigil okumuştum bir de hep. bu şiiri ezberlemiştim yolda. her şeyi anlatan bu şiiri, benim her şeyimi anlatan bu şiiri:
şizofren, paranoyak
çatarlar hiç yoktan
seksomanyak.
çektiğim - - bırakın
saplanır meçler
hep aynı yerdeyim.
kaçarım bulurlar --
bağrımda yaralar
sürüp gider eskrim.
"çekirge sürüsü içinde koynuma soktuğum ekin"lerin elinde hep meçler oldu. kaçtım buldular; eskrim hep sürüp gitti.sürüp gidecek de... yazlardan nefret ettim hep.mutlu olduğum bir yaz hatırlamıyorum. anlık mutlulukları: taze bir rüzgar gibi zihnimden gelip geçen anlık güzelliklerin verdiği mutlulukları saymazsak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.