:vitrin Fr. vitrine
a. 1. Bir dükkân veya mağazanın sokaktan camla ayrılan ve mal sergilemek için kullanılan yeri, sergen: Sarışın bir kız, pastacının vitrinine dikkatle bakıyordu. -P. Safa. 2. İçine konan şeylerin görünmesi için yapılmış camlı dolap: Vitrinin yan aynasında eşyayı seyreder gibi görünerek kendime de bakıyorum. -R. H. Karay.
"İçine konan şeylerin görünmesi için..." ne çok seviyoruz görünmeyi, göstermeyi.. (tanrısal bir hastalık bu aslında. tasavvufa göre tanrı "görünmek ve bilinmek" istediği için bu dünyayı yaratmış. tanrıya bak ya evinin salonuna vitrin koyan küçük burjuva gibi sdjfklsdjglksdjgflkjsad) neyse ciddi olmakta faide var. "sayın tanrıya kalırsa seninle sevişmek günah, daha neler"
eşyalarını göstermek isteyen insanlar hasta falan değil yanlış anlaşılmasın. eğer bir şehirde herkes vebalıysa vebalı olmayan hastadır vebalı olmayanlar değil ama yine de geç pazar kahvaltılarınızı, basmakalıp hazır duyarlılıklarınızı, store perdelerinizi, salonlarınızın ortasında bulunan vitrinlerinizi ayrı ayrı sikeyim.
(bu seriyi devam ettirecem.to be continued.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.