yok öyle can sıkıntısı üzerine entel laflar etmeyeceğim. (istesem yapabilirim ama bunu biliyorsun di mi ey karî) yapacak işlerim var ama içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. günlerden cumartesi, erken saatler. hava kapalı. son altı ayda yaklaşık yirmi tane kitabı yarım bırakmışım. okuyacağım da ne olacak diyorum her seferinde. "Bulantı"da A. Roquentin, Autodidacte adını verdiği adamın kütüphanedeki tüm kitapları alfabetik sırayla okuduğunu farkettiğinde şöyle der içinden: "L harfine adar gelmiş. Z harfine de gelecek. peki ya sonra?" bende de böyle oluyor bazen işte. okuyacağım ya sonra diyorum kendi kendime. (gidip bi türk kahvesi yapayım kendime)
laz'la konuştum şimdi. baba oldu 4 gün önce. bi kızı oldu. üniversitedeyken lazların evinde sabahlardık. bütün arkadaşlar "oğlları olmasını istediklerini"söylerlerdi. bir tek ben kızım olmasını istediğimi söylerdim, neyse işte. geçmiş zaman.
neyse Requiem for dream babında olsun; sendeyiz mozart:
bi sikime derman olmayacak önemli işlerimi halletmek üzere şimdilik eyvallah. esen kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.