7 Nisan 2012 Cumartesi

ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım

şimdi cemal süreya'nın bu dizesini siyakını - sibakını da katarak bir rüya atmosferi içine yerleştirip oradan birtakım freudyen çıkarımlar yaparak yorumlayabilirim:

"ellerini alıyorum sabah kadar seviyorum
ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
istasyonda tiren oluyor biraz
ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım"

cemal süreya da okurun bunu yapmasını istiyor  ama ben şimdi bunu yapmayacağım. çünkü ben halihazırda istasyonu bulamayan bir adamım. öyle bazan falan değil çoğunlayın bulamıyorum istasyonu. bir rüya halinde yapılmak istenilen hareketi bir türlü gerçekleştirememe durumu vardır. köpek kovalar mesela rüyanda, kaçmak istersin. ayakların da bacakların da hareket ediyordur fakat bir türlü mesafe katedemezsin. böyle bir şey işte. gitmek istersin bir sürü gerekçen vardır, seni götürecek şeyi de bilirsin ama ona ulaşamzsın bir türlü. istasyon oradadır her zamanki yerinde ve fakat sen de her zamanki yerindesindir:

"gitmek geçse aklımdan
hemen yorum
nereye, nasıl, ne zaman?
oysa ben vazgeçtim.
uyu yorum
..."
şimdi öyle "gitme" meraklısı, gitmeye güzellemeler  yapan servet-i fünun şairinin konumuna düşmek istemem ama bir gidememe sancısı var. ve bu sancıyı ancak gitme'nin kendisi çözebilir. onu mecazlarla anlatmak ise sadece sancıyı kesifleştirir. istasyon ise -tam da burada- nerede olduğu bir türlü bulunamayan kaf dağı olur sana. mantık'ut tayr'da sancı yoktur bu yüzden. çünkü kuşlar kaf dağına yolculuğa çıkmışlardır. turgut özben'in canım selim ışık'ı aramaya çıkmadan önceki sancısı ve aramaya çıktıktan sonra yoldaki huzurunu hatırlıyorum şimdi. turgut özben istasyonu buldu ve çıktı yola. istasyonu bulabilenin romanı; bulamayanının ise şiiri yazılabiliyor demek ki. oysa ben romandan yanaydım hep; şiirde kaldım fakat. ihtilaci bir sancıya mecaz gerekiyor; bunu hep anlıyorum, bir şey değişmiyor. luther'in "harekete geçirmeyen düşünce gerekzidir" sözünü hayatına yüklem yapan protestan keşişleri kıskanıyorum.

günlük hayatı mecazlarla, rüya atmosferiyle açıklamamalı. hayatın mecazı yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.