fevkalade memnunum dünyaya geldiğim için diyebildiğimiz anlar önemli. neitzsche gibi söylersek bu anlar "sonrasızca yeniden gelmeli" anlardır. bu anlarda yaşamı duyumsar ve iyi ki gelmişim dünyaya derim. buraya yazamam o anları, sen de merak etmiyorsundur zaten ey kari. ama var öyle anlar. başkaları için önemlş anlar, günler pek bir şey ifade etmez bana. gereksiz,saçmadır doğum günleri, evlilik yıldönümleri vs. aslolan bir iki an vardır o anlar önemlidir sadece. o anların yüzü suyu hürmetine yaşarız çoğunlayın. bir an vardı mesela o an aklıma geldikçe hep "sigara içmeseydim, başlardım o an" derim her hatırladığımda o anı. neyse bu başka bahis, anın sahibine bir gün anlatırım belki bunu kim bilir.
çocuktum. cuma akşamı trt 1'de şu dizi başlarken televizyon karşısında kendimi her şeyi unutup diziyi izlerdim:
hastaydım maddie'ye
(cybill shepherd). belki de ilk aşık olduğum kadındı kendisi, çocuktum, onu
düşünmeden uyuyamıyordum. ne bileyim işte..
sonra istanbul'da galip abiyle mavi köşk diye bi birahanede içerdik.
gaziosmanpaşa'da bi birahane. bir de lodos vardı. sonra benim tek başıma
gittiğim bakırköy'de martı diye bi birahane vardı. iğrenç bir yerdi ama
gidiyordum. sonra çıkıp yürüyordum gri bir paltom vardı. kırmızı winston
içiyordum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.