İÇİNDEKİLER
1. HAYATI................................................................................................................ 1
2. ROMAN
TÜRÜNÜN TARİHİ GELİŞİMİ VE TANZİMAT ROMANI........... 5
3. NAMIK
KEMAL’İN ROMANCILIĞI............................................................... 10
3.1. İntibah............................................................................................................ 10
3.2. Cezmi............................................................................................................. 10
3.3. Roman
Anlayışı.............................................................................................. 10
BİBLİOGRAFYA.................................................................................................... 12
Namık Kemal, birbiri ardınca mühim adamlar
yetiştiren, tanınmış bir ailenin çocuğudur. Ailenin; adı bilinen ilk ceddinin
Konyalı Bekir Ağa isimli bir zat olduğu söylenir. Aynı ailenin diğer tanınmış
simaları, sırasıyla, Topal Osman Paşa, Kapudan-ı Derya Ratip Ahmed Paşa; Üçüncü
Sultan Selim’in baş mabeyincisi Şemseddin Bey; İkinci Sultan Hamid’in müneccim
başılarından Mustafa Asım Bey gibi şahsiyetlerdir.
Namık Kemal’in babası, Mustafa Asım
Bey’dir.
Namık Kemal, 21 Aralık 1849’da Tekirdağ’da
doğmuştur. Annesi, Tekirdağ Muhassıllığında; Afyon Karahisarı; Kütahya, Kıbrıs
kadılıklarında; Lazistan Mutasarrıflığı’nda, Kars ve Sofya Kaymakamlığı’nda
bulunan, Koniçe eşrafından, Abdüllatif Paşanın kızı Fatma Zehra Hanım’dır.
Kemal’in şeceresi şereflidir. Fakat çok da
haksızlığa uğramıştır: Büyük amcası Müderris Osman Paşa’nın Mora ve Bulgaristan
tenkillerindeki yıldırım gibi hareket ve dirayeti karşısında şöhreti bir destan halinde yayılmış,
fakat padişah Birinci Hamid bu şöhretten ürkerek o kahraman veziri
katlettirmiştir. Uzun müddet yaşayan ve beş padişaha hizmet eden Kemal’in
dedesi Şemseddin Bey’in serveti ve emlaki ise beş defa musadere olunmuştur. Bu
yüzden oğlu Mustafa Asım bey’e asaletten başka bir şey bırakamamıştır. Bütün
bunları dinleyerek yetişen Kemal ileride zulme ve haksızlığa karşı en pervasız
bir celadetle kafa tutmuştur, çünkü kendi ecdadının ruhları bile ona bu dersi
vermektedir.
Kemal henüz sekiz yaşında iken annesi
afyon Karahisarında ölmüştür. Abdüllatif Paşa kızının hatırası olan Kemal’i
yanından ayıramadığı için, Namık Kemal çocukluğunda dedesiyle birlikte diyar
diyar dolaşmış ve Abdüllatif Paşanın mazulen İstanbul’da bulunduğu yıllarda
Bayezıd Rüştiyesinde ve Valde Mektebinde birkaç sene okumuştur. Fakat daha altı
yaşından başlayarak, babasından ve diğer özel hocalardan ders gören Kemal’in
asıl tahsili, böyle özel hocalar elinde olmuştur. Kemal’e tasavvuf kültürü ve edebiyat zevki veren hocasının, Kars’da
Vaizzade Mehmed Hamid Efendi olduğu bilinmektedir.
Kemal anne şefkatini anneannesi Mahdume
Hamımdan görmüştür. Kars’da binicilik ve cirit gibi spor dallarıyla meşgul
olmuştur. Çocukluğunun bütün bu görgü, bilgi ve duygu hareketleri arasında daha
Kars’da iken şiir denemelerine başlayan Kemal’in bir deftere yazdığı divan
tarzı manzumeleri ve bazı hicivleri İstanbul’a döndükten sonra yazdıklarıyla
birlikte bir divan meydana getirmiştir.
Asıl adı Mehmet Kemal olan şaire Namık
mahlasını Sofya’da iken tanıştığı şair Eşref Paşa vermiştir. Yine Sofya’da
henüz on altı yaşındayken Niş kadısı Mustafa Ragıp Efendinin kızı Nesime Hanım
ile evlendirilmiştir. Bu evlilikten 1864’de Feride adlı bir kızı,1867’de Ali
Ekrem adlı bir oğlu olmuştur
İstanbul’da Hariciye Nezareti Tercüme
Odası’nda katiplik vazifesi alan Kemal, burada on yıl kadar çalışmış, aynı on
yıl içinde, iki sene kadar da İstanbul Emtia Gümrüğü tahrirat baş katibi, sonra
müdürü olan, Divan Şairi Leskofçalı Galip Bey’in yanında muavin olarak vazife
görmüştür. Yine bu on yıl içinde özel tahsile devam eden Namık Kemal, Arap ve
Acem edebiyatı ile İslami ilimler sahasındaki bilgilerini genişletmiştir.
Devrin Divan Şairleriyle tanışan ve bir divan şairi olarak ciddi şöhret kazanan
Kemal, Encümen-i Şuara’ya katılarak bu encümendeki üstad şairlerin yanında
haklı itibar görmüştür.
Haftada bir toplanan encümen şairlerinin o
hafta içinde hazırladıkları şiirleri ve nazireleri okuma vazifesi de Encümende,
Namık Kemal’e verilmiştir. Namık Kemal’in divan üslubuyla söylediği bu devir
şiirlerinde, bir çok meslektaşlarından ayrı hususiyet göstererek bu şiirleri
yeni buluşlarla, yeni fikirler ve yeni hayallerle süslemesi burada ehemmiyetle
kaydolunacak noktadır.
Namık Kemal’in memuriyet hayatına Tercüme
Odası’nda başlaması, onun daha öncede Fransızca öğrenmiş olması ihtimalini
düşündürür. Tercüme Odası’nda ise Fransızcasını ilerletmeye çalıştığı ve bütün
hayatınca hürmetkarı olduğu bir hocadan burada Fransızca öğrendiği bilinir.
Arapçası ve Acemcesi hayli kuvvetli olan Kemal’in (iyi Arapça,acemce ve iyi Türkçe bilen bütün
Tanzimatçılar gibi ) Fransızca’yı da iyi ve kolay öğrendiği tahmin edilebilir.
Namık Kemal’in sanat ve fikir hayatının
asıl dönüm noktası, Şinasi ile tanıştığı ve Tasvir-i Efkar’da yazmaya başladığı
zamandır. Daha Tercüme Odasında iken, devrin bazı yeni fikirli gençleriyle
arkadaş olan Kemal, Şinasi’yi tanıdıktan sonra benliğinde Doğu tefekküründen
Batı tefekkürüne doğru bir çekiliş duymuştur. 1865’te Şinasi’nin Paris’e
gitmesi üzerine bu gazeteyi tek başına çıkartmaya devam etmiştir.Yazılarını
ulusun gözünü açacak, istibdat idaresini yıkacak nitelikte yazmıştır. Halk
dershanelerinin açılması, kızların okutulması, İstanbul’un yangınlardan
kurtarılması ve Fransız diliyle öğrenim yapılan Tıp Fakültesinde artık
Türkçe’ye dönülmesi gerektiği ve bilhassa Türk Dili Ve Edebiyatı hakkındaki
makaleleri çok ses getirmiştir. Daha sonra hükümet, siyasetine aykırı düşen
gazetelerin bu yolda yazmalarını yasakladı ve bazılarını da kapattı.
Bu arada Namık Kemal Erzurum vali
muavinliğine atandı. Namık Kemal bu göreve gitmeyerek, arkadaşı Ziya Paşa ile
birlikte 18 Mayıs 1867’de Paris’e kaçtı. İkisinin de bu firarının sebebi Mısır
Hidivliği işi yüzünden Bab-ı Ali ile arası açık olan Mustafa Fazıl Paşanın
çağrısıdır. Onları, Avrupalıların Jön Türkler dedikleri, Yeni Osmanlılar
Cemiyeti adına neşriyat yapmaya davet etmiştir. Ancak, Sultan Abdülaziz’in III.
Napolyon’un daveti üzerine Paris’e gelmesi dolayısıyla, Fransa Hükümeti bu
siyasi Türk mültecilerine Fransa’dan uzaklaşma tebliğinde bulununca Namık
Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi ile birlikte Londra’ya geçmiştir. Kısa bir zaman
sonra Ali Suavi’nin idaresinde “Muhbir” isminde bir gazete çıkarmaya
başlamışlardır.(31 Ağustos 1867) Fakat Ali Suavi ile anlaşamayınca bir yılı
aşar bir süre sonra Namık Kemal 28 Haziran 1868’de Avrupa’da çıkarılan Türk
gazetelerinin en kalitelisi olan “Hürriyet” gazetesinin idaresini eline
almıştır. Namık Kemal Avrupa’da kaldığı yıllarda, Avrupa devletlerinin idari
şekli, hukuki ve siyasi kurumları, iktisadi durumları gibi konularla ilgilenmiş;
Paris’te hukukçu Emile Accolas’tan, Londra’da Fanton adlı bir İngilizden hukuk
dersleri almıştır.
Namık Kemal başta Ali Suavi olmak üzere
bazı ihtilalci arkadaşlarının hükümete karşı işi şahsiyete döken aşırı hücum ve
tutumlarından rahatsız olunca 6 Eylül 1869’da Hürriyet gazetesinden
ayrılmıştır. Fransız-Alman harbi
başladığı sırada zaptiye nazırı Hüsnü Paşanın çağrısı üzerine 1870’de
İstanbul’a dönmüştür.
Mahmud Nedim Paşa’nın sadrazamlığı
sırasında Avrupa’dan dönen Nuri, Reşat ve Ebuzziya Tevfik beylerle birlikte
“İbret”gazetesini kiralamışlardır. Bu gazete ilk sayısını 13 Haziran 1872’de
çıkarmıştır. Namık Kemal burada gazetecilik hayatının en güzel ve en kuvvetli
yazılarını yazmıştır.”Garaz marazdır”adlı yazısı gazetenin uzun bir müddet
kapatılmasına kendisinin de Gelibolu mutasarrıflığına atanmasına sebep
olmuştur.
Namık Kemal Avrupa’dan döndükten sonra
batı hayranlığına saplanmayıp, Türk-Osmanlı tarihinin en büyüklerine şuurla
sarılarak millete o büyükleri ve o büyüklükleri tanıtmaya çalışmıştır. Aynı
yıllarda halka vatan sevgisini, millet sevgisini, milli ahlak ve kahramanlık
duygularını, daha canlı şekilde tanıtacak yeni bir vasıta bulmuştur: Tiyatro.
Kemal’in Gelibolu’da yazmaya başladığı Vatan Yahut Silistre isimli tiyatro
eseri 1 Nisan 1873 akşamı İstanbul Gedikpaşa tiyatrosunda sahneye kondu. Bu
piyes Türk sahnesi için büyük bir hadise olmuştur. Fakat bu eserin halkı aşırı
derecede heyecanlandırması, coşturması sonucu meydana gelen olaylar Namık
Kemal’in tutuklanarak Magosa’ya sürülmesine sebep olmuştur (6 Nisan 1873).
Kemal ilk önce topçular kışlasının bir
zindan odasına konulmuş daha sonra Veys Paşa’nın gösterdiği anlayışla, bir
sürgün için oldukça rahat bir yer sayılacak pencereli ve teraslı bir daireye
nakledilmiştir. Namık Kemal, Magosa’da me’yus olmamış aksine Vatan piyesinin
gördüğü manevi mükafattan aldığı hızla burada yeni tiyatro eserleri, tarihi
eserler, bir roman, bir takım edebi eserler, tenkitler ve bol miktarda
mektuplar yazmıştır. Bu eserler incelendiği zaman Kemal’in Magosa’da çok
elverişli hatta rahat bir hayat sürdüğü neticesine varılmaktadır.
Namık Kemal 38 ay Magosa’da kaldıktan
sonra Sultan Beşinci Murat’ın tahta geçmesiyle diğer sürgünlerle birlikte
affedilerek 20 Haziran 1876’da
İstanbul’a dönmüştür. Sultan İkinci Abdülhamit tarafından iltifat görmüş,
Şura-yı Devlet üyeliğine getirilmiş ve Kanun-i Esasi’yi hazırlayan kurulda
görevlendirilmiştir. Fakat İkinci Abdülhamit’in gerçek yüzünün ortaya
çıkmasıyla hürriyetperverlerin hepsi bir tarafa atılmıştır. Namık Kemal de felaketle
neticelenen Rus Harbinin ilanından sonra padişahın aleyhinde bulunduğu
yolundaki bir ihbarla tevkif edilmiş ve umumi bir hapishaneye sevk edilmiştir.
Beş ay sonra beraat etmesine rağmen İstanbul’da bırakılmayarak önce mecburi
ikamete sonra da mutasarrıf olarak Midilli adasına gönderildi. Burada ve daha
sonra naklen tayin edildiği Rodos ve Sakız Mutasarrıflıklarında iyi bir idare
adamı olarak çalışmış, 2 Aralık 1888’de Sakız adasında yakalandığı Zatürre
hastalığı neticesinde ölmüştür.
Kemal Osmanlı hanedanından Rumeli Fatihi
Süleyman Paşa’nın hayranı idi. Öldükten sonra onun Bolayır’daki türbesi yanına
gömülmek isterdi. Bu arzusunu unutmayan Ebuzziya Tevfik, naaşını hükümdardan
izin alarak Sakız’dan Bolayır’a getirtti. Namık Kemal’in Bolayır’da, Süleyman
Paşa Türbesi yanındaki kabrine, planı şair Tevfik Fikret tarafından çizilen
küçük ama güzel bir türbe yine, Sultan Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.
2. ROMAN
TÜRÜNÜN TARİHİ GELİŞİMİ VE TANZİMAT ROMANI
Sözcük anlamı Latince’den türemiş olan diller ve bilginlerin kullandığı
dil dışında kalan ve herkesin konuştuğu halk dili anlamına gelir. Roman sözcüğü
batı edebiyatında yine buradaki anlamına uygun olarak halk dilinde yazılmış
nesir veya nazım, gerçek yada uydurma menkıbe anlamında kullanılmıştır. Buradan
hareketle bizde roman türünün ilk örneklerini veren yazarlarımızın eserlerine
tür adı olarak hikaye sözcüğünü seçmeleri de anlamlandırılabilir.
Batı edebiyatında klasik roman türünde kaynaklık eden eser Giovanni
Boccocio’ nun Decameron Hikayeleridir. Roman türünün de ilk örnekleri arasında
kabul edilen bu eser sonraki yüzyıllarda
gerek anlatış gerekse de hikaye kurgusunun sunuluşu bakımından taklit
edilmiştir.
16.yüzyıl roman türü adına büyük gelişmelerin görüldüğü bir yüzyıldır. Bu
yüzyılda özellikle François Robelois’
in Gargantua ve Pantagruel adlı eserleriyle, İtalya’da doğan sonra hızla
Portekiz, İngiltere ve Fransa’ya yayılan çoban romanı türünde bir çok eser
karşımıza çıkıyor. Özellikle Fransız Honore de Urfee’nin Asteree romanı çoban
romanı türünün en özgün
örneklerinden biri olarak adı anılmaya değerdir.
Bunların haricinde 16. yüzyılın ortalarına doğru bu çoban ve şövalye
romanların yanında ilk örneğinin kahramanın adıyla anılan Picoresk roman
türünde örnekler de veriliyor.
Ve nihayet bu yüzyılda çağdaş romancılığın ilk örneği kabul edilen Miguel
de Cervantes Saavedra’nın Don Kişot romanı çıkar karşımıza.
17. yüzyıla gelindiğinde romanlarda kahramanların iç dünyasının
anlatılmaya çabalandığını görüyoruz. Özellikle Contesse de La Fayette ’nin Princesse de
Cleves (1678) romanı ilk psikolojik roman olarak düşülüyor tarih kayıtlarına
18. yüzyıl -özellikle İngiliz Edebiyatında – roman türü adına artık
yetkin örneklerin verildiği bir yüzyıl oluyor. Doniel Defoe’ nin Robenson’u
Jonathon Swift’in Gulliver’i (1726) bu yüzyılın önemli romanlarındandır.
Aynı yüzyılda Fransa’da Voltaire’nin Candide ve Micromega’sı ile
Rousseau’nun Sully-Nouvvelle Heloise (1761) romanları, Almanya’da Goethe’nin
Werther (1774) romanları roman türü adına önemli eserlerden bazılarıdır.
18. Y.Y. ‘DA ROMAN TÜRÜNÜN GELİŞME
NEDENLERİ
Bu yüzyılda teknolojik gelişmeler sonucunda baskı tekniklerinin
ilerlemesi basım işini ucuzlatmış böylece yazarlar kitaplarını daha çok
bastırabilmiştir. Bu gelişme yazarların yazı yazma işinden para kazanmasına
sebep olmuş ve böylece yazarlar yazmaya daha çok zaman ayırmışlardır. Bu da
roman türünün gelişmesini hızlandırmıştır.
Romanın her yüzyılda daha da yetkinleşmesinin bir diğer nedeni de Fransız
İhtilali’ nin yarattığı görece özgürlük
ortamıdır. Bu özgürlük ortamı yazarlara fikrini açık yüreklilikle söyleme şansı
sunmuş ve bu da yazarların eserlerine yansımıştır.
19. yüzyıl romancıların profesyonelleşme çağıdır. Bu yüzyılda sanatının
sorunlarına eğilinmiş ve roman üzerine kuramsal olarak değerlendirmeler
yapılmıştır.
Bu yüzyılın ilk yarısı biraz da Napoleon Bonapart’ın karizmatik
kişiliğinden de kaynaklanan bir takım nedenlerden ötürü romantizmin yüzyılı
olmuştur. Napoleon’un şahsında şekillenen Avrupa aydının üstinsan arayışı
özellikle Rus ve Fransız romanına damgasını vurmuştur. Bu dönemin Rus ve Fransız
romanlarında her şeye gücünün yetebileceğini zanneden Bazarov, Raskalnikov,
Rastisnac, Stwrogin, Prens Andrey, Felix gibi kahramanlar Avrupa aydınının
Napoleon’un kişiliğinde şekillendirdiği üst insan fenomeninin bir sonucudur.
ROMANIN TARİHİ GELİŞİMİ ÜZERİNE BAZI
DÜŞÜNCELER
Burjuva yaşam tarzının bir ürünü olarak kabul edilen roman türü
yukarıdaki örneklerden de anlaşılabileceği üzere Burjuvazinin tarih sahnesinde
görülmesinden çok önce tarih sahnesine çıkmıştır. O halde romanı Burjuva
kültürünün bir ürünü olarak değerlendirmek yanlış mıdır? Soru şeklinde koyduğum
bu tespit romanın burjuva kültürünün bir ürünü olduğu tezini çürütüyormuş gibi
görünse de aslında roman ve burjuvazinin tarihine bakıldığında bir koşutluk
göze çarpar ve bu koşutluk da romanın burjuva kültürünün bir ürünü olduğunu
doğrular.
Kapitalizmin Merkantilist dönemine
rastlayan 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa dışındaki tabii zenginliklerin (altın,
gümüş vs.) Avrupa’ya bir yığın macera dolu gemi seferleriyle getirilmesi o
dönemin romanlarında işlenen macera temiyle
aynı minval üzeredir. Şu halde kapitalizmin emekleme dönemi olan
merkantilist dönemi romanıyla kapitalizmin sanayi devrimi sonrası döneminin
romanları şekil ve içerik olarak birbirine paraleldir deyip romanın tarihiyle
ilgili bu bahsi bağlayalım.
TANZİMAT ROMANININ KAYNAKLARI
Tanzimat romanının öne çıkarılan temaları, olay örgüsü, vakıa yaratma
süreci ve kişileri incelediğinde iki tip kaynakla karşılaşırız. Bu kaynaklardan
ilki çeviri romanlar ikincisi ise Tanzimat aydının hazır bulduğu Halk
hikayeleridir..
ÇEVİRİ ROMANLARI
1-
Yusuf Kâmil
Paşa’nın Tercüme-i Telemak adıyla basılan (1862, 1865, 1867, 1869) ve 1859’dan
beri elyazması olarak okunan Fenelon’un Telemaque’ı
2-
Ruzname-i Ceride-i Havadis’de Mağdurin başlığıyla adı
bilinmeyen birinin çevirdiği, Victor Hugo’nun Les Miserables’ı
3-
Arapça’dan Ahmet Lütfi’nin çevirdiği, Hikaye-i Robenson
adıyla basılan (1864, 1866, 1874), Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe’su
4-
Aynı tarihlerde, Recaizade Mahmut Ekrem’in çevirdiği
Hakayik ül Vekayi’de tefrika edilen ve 1872’de kitap olarak yayımlanan
Chateaubriand’ın Atala’sı.
5-
1870’de Mümeyyiz’de Sıddık tarafından çevrilen,
Bernardin de St-Pierre’in Paul et Virginie’i. Bu tefrika Atala gibi
durdurulmuş, 1873 de kitap olarak yayımlanmıştır.
6-
Hikaye-i Hikkemiyye-i Mikromega adıyla, 1871’de
bilinmeyen bir çevirici tarafından Diyojen’de tefrika edilen, Voltaire’in
Mikromegas’ı.
7-
Gene Diyojen’de, Teodor Kasap’ın çevirdiği, 1871’de
tefrika edilen, Alexandre Dumas’nın Monte Cristo’su . Tefrika durdulmuş,
romanın sonu fasikül yayınlanmıştır.
8-
Dafni ile Kloe’nın Hikaye-i Taaşukları adıyla, Kâmil
tarafından 1873’de çevrilen Longus’un Daphnis et Chloe’si.
9-
Topal Şeytan adıyla Kadri tarafından 1872’ de çevrilen Le Sage’ın
Le Diable Boiteux’su.
10-
Evlenmek İster Bir Adam adıyla 1873’de Âli Bey’in
çevirdiği, Paul de Kock’un bir romanı.
11-
Esrar-ı Hindi adıyla 1875’de Süleyman Vehbi ve
Gümüşciyan Manok’un çevirdikleri, Xavier de Montepin’in bir romanı.
12-
Esrarı Saray-i Krali adıyla 1876’da Suphi’nin çevirdiği,
X. de Montepin’in bir romanı daha.
13-
Kırmızı Değirmen adıyla 1876’da S. Vehbi ve
Gümüşciyan’ın çevirdikleri gene X. de Montepin’in bir romanı.
14-
Gece Yolcuları adıyla S. Vehbi ve Gümüşciyan’ın 1873’de
çevirdikleri Ponson du Terrail’in bir romanı.
15-
Esrar-ı Paris adıyla Paşayan’ın 1875’de çevirdiği
Eugene Sue’nün Les Mysteres de Paris’i.
16-
Sergüzeşt-i Adaline adıyla Abdullah Macit Paşa’nın
1873’de çevirdiği Anne Radcliff’in bir romanı.
Bunların haricinde bu minval üzere birkaç çeviri daha vardır. Burada
dikkat edilmesi gereken nokta çevrilen eserlerin- Telemak da dahil- egzotik,
macera nevinden romanlar olmasıdır. Çevirilere düşülen notlardaki “ okunmasında
lezzet olduğu” yönündeki imalar da Tanzimat dönemindeki çevirilerin yönü
hakkında bilgi vericidir. Genel anlamda kapitalizmin merkantilist dönemine
uygun diyebileceğimiz bu romanlar bir
nevi Avrupa Rönesansının hazırlayıcısı olan ekonomik gelişmelerin romanıydı.
Dönemin aydınları bu romanları bilinçli olarak mı seçmişlerdi yoksa amaç
tamamen okuyucu çekeceğine inanılan eserleri çevirip yayımlayarak maddi gelir
elde etmek miydi? Çeviren kişilerin titrine bakınca ikinci seçenek kendiliğinden
elenece gibi. Zira çevirmenlerin
hemen hepsi ya paradır ya paşalık titrine yakın efendilerdir. Şu halde ilk
çeviri romanlarında görülen bu “egzotizm” ve “hikmet” temlerine yaklaşan Türk rönesansının habercisi gözüyle
bakmak mümkündür. Merkantilist uygulamalarla
rönesansını yapan Avrupa’nın romanı benzer bir rönesansı kendi memleketinde
görmek isteyen Türk aydını tarafından Türkçe’ye çevrildi.
[Sorun: Şiir ve Tiyatroda işlenen hürriyet, hak, adelet kavramları neden
romanda işlenmedi.]
TANİZAMAT ROMANIN KAYNAKLARI
Çeşitli yönleriyle Tanzimat romanına kaynaklık eden belli başlı halk
hikayeleri şunlardır:
a-
Klasik Edebiyatımızın Manzum Hikayeleri
1-
Yusuf ve Züleyha
2-
Leyla ve Mecnun
3-
Hüsrev ile Şirin
4-
Vamık ile Azra
5-
Gül ile Bülbül
6-
Ethem ve Hüma
7-
Hayrabat
8-
Hüsn ü aşk
9-
Hurşit ve Ferruhşat
10- Camesepname
b-
Halk Hikayeleri
1-
Binbir Gece
2-
Hançerli Hanım Hikayesi
3-
Tayyarzade
4-
Cevri Çelebi
5-
Kerem ile Aslı
6-
Asuman ile Zeycan
7-
Şah İsmail ve Gülizar Hanım
8-
Kolyapi’ nin Sergüzeşti
9-
Hazreti Ali Cenkleri
3. NAMIK KEMAL’İN ROMANCILIĞI
Avrupai Türk romanının ilk eserleri Namık
Kemal tarafından yazılmış değildir. Roman, Namık Kemal’in en son başvurduğu
edebiyat türüdür. Ondan önce Ahmet Mithat Efendi ve Şemseddin Sami Bey de Batı usulünde ve
halk için hikaye ve roman yazmışlardır. Namık Kemal, İntibah ve Cezmi adlarında
iki roman yazmıştır.
3.1. İntibah
Namık Kemal, İntibah romanını 1873-1876
yılları arasında sürgünde bulunduğu Kıbrıs'taki Magosa Kalesi'nde kaleme almıştır. Yazar,
romana "Son Pişmanlık" adını koymuştur. Dönemde yapılan
yayınları denetleyen Maarif Vekâleti, romanın
başlığını yazara danışmaksızın "İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey" olarak değiştirmiş, bazı kısımları
sansürlemiştir.
3.2. Cezmi
İlk basımı 1880'de yapılan roman, Türk Edebiyatı'nın ilk tarihi romanı olma
özelliği taşır. Kitapta II. Selim döneminde
İranlılarla yapılan savaşta yer alan vatansever asker Cezmi'nin başından
geçenler anlatılmaktadır.
3.3.
Roman Anlayışı
Genel anlamda edebyatı spesifik olarak da
romanı sosyal faydanın hizmetine sunmak gereketiği Namık Kemal romancılığı için
ilk söylenebilecek tezdir hiç şüphesiz. Romanı diğer edebiyat türlerine oranla
daha az tercih eden yazarın bu seçimine bakarak romanı önemsemediğini iddia
etmek haksızlık olacaktır. Roman üzerine yazdıklarından onun roman tekniği
üzerine kafa yorduğunu anlıyoruz zira. Fakat gerek devrinin şartları gerekse
yazarın önceliklerinden olsa gerek roman türüne yine de diğer türlere nazaran
fazla eğilmemeiştir Namık Kemal.
Roman üzerine düşüncelerini özellikle İntibah romanın önsözünde ve Celal mukaddimesinde buluruz.
Celal mukkadimesindeg enel anlmada hemen
tüm edebi türler hakkında fikrini beyan eden Namık Kemal roman bahsi için
şunları söyler:
Tarz- ı cedidin zuhurundan beri her fende
yazılan kitaplar başka bir vüzuh, başka bir fikr-i hikmet peyda ettiği ve hatta
ahbab arasında teatş olunan kağıtlar bile hulûs namına riyakarlıktan edep ve
terbiye namına sahte yaltaklıktan kurtularak tercuman-ı fikr û lisan û vicdan
addolunacak bir meziyethasıl etmeye başladığı gibi, edebiyatta üç yeni şube
meydana geldi ki biriMakalat- siyassiye, biri roman, biri tiyatrodur. Vâkıa
İstanbul’da neşriyyat Takvim ile başlamış ve sonra buna Ceride de inzimam
etmişti. Fakat şunlarda bent denilecek bir şey var ise ilânat- ı resmiyyenin
tarih- i zuhuru Şinasi merhumun âsârıyla âlem- i neşriyatı tezyin ettiği
zamanlardır.
Roman kısmını da millete nev-zuhur
addettiğimize taaccüp olunmasın! Asar- kadimede İbret-nüma gibi, Muhayyelat
gibi, Aslı ile Kerem gibi, Ferhad ile Şirin gibi birtakım hikayeler var idi.
Fakat kütüphane- i adabımızda mevcut olan birkaç tercümeden de anlaşılacağı
vechiyle, romandan maksat güzeran etmemişse bile güzeranı imkan dahilinde olan
bir vakayı ahlak ve âdât ve hissiyat ve ihtimalata müteallik her türlü
tafsilatıyla beraber tasvir etmektir.
Romanlara nadiren mevcüdat- ı ruhaniye
karıştırıldığı vardır. Lakin o türlü hayallere ne fikir ile müracaat olunduğu,
meselenin suret- i tasvirinden bedahaten meydana çıkar.
Halbuki bizim hikayeler tılsım ile define
bulmak, bir yerde denize batıp sonra müellifin hokkasından çıkmak, ah ile
yanmak, külüng ile dağ yarmak gibi bütün bütün tabiat ve hakikatin haricinde
birer mevzua müstenit ve suret- i tasvir- i ahlak ve tafsil- adat ve teşrih- i
hissiyat gibi şerait- i adabın kaffesinden mahrum olduğu için roman değil, koca
karı masalı nevindendir. Hüsn ü Aşk ve Leyla ile Necnun kabilinden olan manzumeler
de gerek mevzularına, gerek suret- i tahrîrlerine nazaran adeta tasavvuf
risalesidir.
Avruplaılar roman yolunu o derece ileri
götürmüşler ki bugün bir mütemeddin millet lisanında ahlakça ve hatta bir
dereceye kadar maarifçe istifade olunacak binlerce hikaye bulunabilir. Hele
içlerinde Walter Skot gibi Çarles Dikens gibi Viktor Hugo gibi Aleksandr Düma
gibi meşahirin bazı hikayeleri şu asr- medeniyette medar- ı mübahat olan
muhallede addolunmaktadır.
Şayan- ibrettirViktor hügo’nun “Les
Miserabels” ünvanlı hikayesi daha telif olurken dokuz dile çevrilmiş ve
Fransızca birkaç defa, birkaç şekilde tab’ olunduktan sonra bir de büyücek
boyda resimli basılarak yalnız bu nevinden yüz elli bin nüsha satılmıştır.
Bendeniz de “Son Pişmanlık” ünvanıyla bir
hikaye yazmış marif tarafından namı “İntibah” olarak değiştirildikten sonra
neşrine muvaffak olabilmiştim. Hikaye; mahiyet- lisanın o yola olan istidadını
tecrübe yolunda tertip olunmuş ise de tasavvur ve tasvirde bir suûbete düşmemek
için mevzuunu gayet sade tuttuğum halde, yine fıkdan- ı istida cihetiyle
gönlümün istediği dereceye götüremedim. (Namık Kemal, 2005, 38-39)
Görüldüğü üzere Namık Kemal, romanla ilgili düşüncelerini bir itiraf ile
bitiriyor. Bu itirafta vurgu, yazarın romanı teknik olarak yeterince kuvvetlendiremediğine
yöneliktir. Fakat zaten onun özellikle İntibah’ı yazma amacı zaten kendince
önemli bulduğu sosyal konulara değinmektir. Zira İntibah romanı kölelik, yanlış batılılaşma,
gençlerin yanlış yetiştirilmesi gibi toplumsal konular işlemek için yazılmış
gibidir adeta. Nitekim İntibah romanın önsözünde şöyle der Namık Kemal:
“Bundan başka hikâye yazmakta bir vazife daha vardır. O da muhatabını
islah etmek veya neşelendirmek için münasebetli münasebetsiz, akla ağza ne
gelirse söylemek tarz-i kudemapesendanesini terk ile tabiat-i beşeriyenin tahliline çalışmaktır.” (Namık Kemal, 1998: 6)
Onun yapmış
olduğu bu kısa tanımda, romana yüklenen işlev de görünür. Namık Kemal’e göre
romanın iki işlevinden biri neşelendirerek öğretmek diğeri ise insanlığı tahlil
etmektir. Bu bağlamda ona göre roman, hem eğitici olmalı hem de hayatla bağlar
kurup toplumsal yaşamı yansıtmalıdır. Namık Kemal’in roman anlayışında görülen
bu durum, onun edebiyata dair geliştirdiği ilkelerden ve genel edebiyat
anlayışından bağımsız düşünülemez. Mehmet Kaplan’ın söylediği üzere, Namık
Kemal’in edebiyatı “sosyal fikirler edebiyatı” olarak
özetlenebilir. O, “bütün edebî eserlere yaygın
olmak üzere, prensip mahiyetinde iki düşünce ileriye sürmüştür.” Bunlardan
birincisi, “ahlakî edebiyat tarifinin yorum ve
genişletilmesinden ibaret olan sosyal fayda” düşüncesidir.
İkincisi ise, ilkiyle yakından ilgili olan “edebiyatın hakikî, dünyevî
ve reel olması düşüncesidir.” (Kaplan, 2007: 18-19)
Bibliografya
1.
Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye, Abdülhalim Memduh, 1889.
2.
Tarih-i Edebiyat Dersleri, İbrahim Necmi Dİlmen, 1922.
3.
Tanzimat Edebiyatı Tarihi Notları, İbrahim Necmi
Dİlmen,
4.
Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi, İsmail Habib Sevük,
1924.
5.
Türk Edebiyatı Tarihi, İsmail Hikmet Ertaylan, Bakü,
1925.
6.
Türk Edebiyatı Tarihi, M. Fuat Köprülü, 2 c. 1928.
7.
Edebî Yeniliğimiz, İsmail Habib Sevük, İst. 1940.
8.
Avrupa Edebiyatı ve Biz, İsmail Habib Sevük, 2 c.
9.
Son Asır Edebiyatı Tarihi, Mustafa Nihat Özön, Ank.
1941.
10.
Muasır Türk Edebiyatı Tarihi, Mustafa Nihat Özön,
11.
Tanzimat'tan Zamanımıza Kadar Türk Edebiyatı, Hıfzı
Tevfik Gönensay, İst. 1945.
12.
XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Ahmet Hamdi Tanpınar,
1949.
13.
Türk Edebiyatında Akımlar, Suut Kemal Yetkin, İst.
1967.
14.
Büyük Türk Edebiyatı Tarihi, Vasfi Mahir Kocatürk,
1969.
15.
Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Nihat Sami Banarlı, 2 c.
M.E.B.yay. 1971.
16.
Türk Edebiyatı Tarihi, I, Giriş, Agah Sırrı Levend,
1973.
17.
Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, Kenan Akyüz,
Mas Matb. 4. bs. 1982.
18.
50 Yılın Türk Edebiyatı, Rauf Mutluay, İş Bankası
Kültür Yay. İst. 1973.
19.
Cumhuriyet Dönemi Türk Roman ve Öyküsü, Necla Pekolcay,
İş Ban.
20.
Türk Temaşası, Selim Nüzhet Gerçek,
21.
Türk Tiyatrosu Tarihi, Refik Ahmet Sevengil,
22.
Yakınçağlarda Türk Tiyatrosu, Refik Ahmet Sevengil,
23.
Türk Tiyatrosunun Devirlere Taksimi, Cevdet Kudret,
24.
Karagöz, Cevdet Kudret,
25.
Ortaoyunu, Cevdet Kudret,
26.
Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman, Cevdet Kudret,
27.
Geleneksel Türk Tiyatrosu, Metin And,
28.
Osmanlı Edebiyatı, Menemenlizâde Mehmet Tahir,
29.
Edebiyat Tarihimizden, Hasan Ali Yücel,
30.
Türk Tiyatro Tarihi, Memet Fuat,
31.
Türk Tiyatro Tarihi(?), Niyazi Akı
32.
Cumhuriyet Devri Türk Romanı, Alemdar Yalçın,
33.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Ahmet Oktay,
34.
Arayışlar Devri Türk Edebiyatı, I. c. Tanzimat
Edebiyatı, II. c. Servet-i Fünûn Edebiyatı, III. c. Meşrutiyet,Hüseyin Tuncer,
35.
Özön, Mustafa Nihat, İst. 1940.
36.
Jön Türklerin Siyasî Fikirleri,Şerif Mardin,1895-1908,
İş Bank.Kültür Yay. Ank. 1964.
37.
Ebuzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, Tasvir-i
Efkâr, 1909-1911.
38.
Tanzimat Edebiyatında Fransız Tesiri, Cevdet Perin,İst.
1946.
39.
Millî Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri, M. Fuad
Köprülü, İst.1928.
40.
Tanzimat Devri Edebiyatı, Hıfzı Tevfik Gönesay, Remzi
Kitb. İst.1945.
41.
Edebiyat Tarihi Dersleri, Tanzimat Edebiyatı, Agah
Sırrı Levend,Marifet Matb. İst. 1934.
II. MONOGRAFİ
A) HAYATI VE ESERLERİNDEN BAHSEDEN
KİTAPLAR
1.
Namık Kemal, İsmail Hikmet Ertaylan, 1932.
2.
Namık Kemal'in Hayatı, Vasfi Mahir Kocatürk, Buluş Yay.
Ank. 1955.
3.
Namık Kemal, İhsan Sungu, İst. 1941.
4.
Namık Kemal, Rıza Nur, İskenderiye, 1936.
5.
Edîb-i Azam Kemal İle Muhâberemiz, Faik Rişad, İst.
1326.
6.
Namık Kemal-Şahsı, Eseri, Tesiri, Necip Fazıl
Kısakürek, T.D.K. Yay. Ank. 1940.
7.
Kemal Bey'in Terceme-i Hâli, Ebuzziya Tevfik, Ebuzziya
Matb. İst.1908.
8.
Kemal, Ebuzziya Tevfik, İst. 1304; Merhum Namık Kemal
Bey, 2. tab, İst. 1326.
9.
Namık Kemal, Hikmet Dizdaroğlu, İst. 1962.
10.
Namık Kemal, Kemalettin Şükrü,
11.
Namık Kemal, Saadettin Nüzhet Ergun, Yeni Şark Kütp.
İst. 1933.
12.
Namık Kemal, Süleyman Nazif, İkdam Matb. İst. 1340.
13.
Namık Kemal, Devrinin İnsanları ve Olayları Arasında,
Midhat Cemal Kuntay, Maarif Matb. 1. c. 1944, 2. c. (1)1949 (2)1956
14.
Kemal, Midhat Cemal Kuntay, Sırat-ı Müstakim matb.
15.
Namık Kemal, Mehmet Kaplan, İst. 1948.
16.
Rûh-ı Kemal, Kemalzâde Ali Ekrem (Bolayır), Mahmud Bey
MAtb. İst. 1908.
17.
Namık Kemal, Ali Ekrem, İst. 1930.
18.
Namık Kemal, Behçet Kemal Çağlar, Üstünel Yay. 1954.
B)
TEMATİK ARAŞTIRMALAR
1.
Namık Kemal ve İbret Gazetesi, Mustafa Nihat Özön, İst.
1938.
2.
Harabât Karşısında Namık Kemal, M. Kaya Bilgegil, İrfan
Yay. İst. 1972.
3.
Namık Kemal'in Romanları, Baha Dürder, Çığır Kitb. İst.
1940.
4.
Tarihin Materyalist Telakkisine Göre Namık Kemal, Kerim
Sadi, İst. 1932.
5.
Namık Kemal ve Türk-Osmanlı Milliyetçiliği, Nihad Sami
Banarlı, İ.Ü. Türk Dili ve Edebiyatı Mezunları Cemiyeti yay. İst. 1947.
6.
Merhum Kemal Bey'in Tarih Meselesi, M. Selahaddin, İst.
1327.
7.
Namık Kemal ve İdealizmi, Namdar Rahmi Karatay, Ankara
Ktbv. Bursa, 1941.
8.
Namık Kemal ve İdeolojisi, Ziyaeddin Fahri, İst. 1939.
9.
Celaleddin Harzemşah, Teceddüd-i İlmî ve Edebî, Baha
Tevfik, İst.
10.
Namık Kemal, Karabela Münasebeti İle, Şehabeddin
Süleyman, İst. 1329.
11.
Namık Kemal Afyon'da, Edib Ali Baksı, Halkevi yay.
Millî Kültür Araştırmaları:II, Ank. 1949.
12.
Namık Kemal'in Londra Yılları, Yusuf Mardin, Milliyet
Yay. İst. 1974.
13.
Namık Kemal Ruhu, Hasan Fethi Gözler, İst. 1953.
III. METİN NEŞİRLERİ
A) ŞİİR
1.
Namık Kemal'in Şiirleri,Saadettin Nüzhet Ergun, İst.
1941. (tenkidi için bkz. Fevziye Abdullah Tansel, Belleten, 1942, VI, 319-325)
2.
Namık Kemal'in Hayatı ve Şiirleri,Saadettin Nüzhet
Ergun, İst. 1933.
3.
Namık Kemal'in Şiirleri, Ali Ertem, İst. 1957.
4.
"Namık Kemal'in Neşredilmemiş Şiirleri",
Fevziye Abdullah Tansel, Türk Yurdu, 1960, no:10, s. 39-40.
5.
"Namık Kemal'in Bilinmeyen İki Eseri: Mecmua-yı
Siyaset ve Midilli Risalesi", Fevziye Abdulluha Tansel, Türk Yurdu, C.1,
nr.3, (273),Mayıs 1959,s.
58.
6.
Namık Kemal'in Şiirleri, Vasfi Mahir Kocatürk, Rüzgarlı
Matb. 1958, 168 s. (2.bs, 1971, 120 s.)
B) ROMAN
1.
İntibah (Ali Bey'in Sergüzeşti), haz. Mehmet Kaplan,
K.T.B. Yay. Ank. 1989.
2.
Zeyl-i İntibah, İshak (Hâfız), Mahmut Bey Matb. 1313,
İ.Ü. Edb Fak. Yay. T.D.E.B. doktora tezi, no:1.
3.
İntibah - Sergüzeşt-i Ali Bey, haz. Mustafa Nihat Özön,
Remzi Ktb. İst.
1971.
4.
Cezmi, haz. Seyit Kemal Karaalioğlu, sadeleştirilmiş
baskı, 1984.
C) TİYATRO
1.
Åkif Bey, (yeniden sahneye tatbik eden) Reşat Nuri
Güntekin, Maarif Basm. Ank. 1958.
2.
Åkif Bey, haz. Mustafa Nihat Özön, Remzi Ktb.
1961.
3.
Celaleddin Harzemşah, haz. Hüseyin Ayan, Hareket Yay.
İst. 1969.
4.
Gülnihal, haz. Kenan Akyüz, M.E.B. Yay. İst. 1969.
5.
Vatan Yahut Silistre, haz. Kenan Akyüz, M.E.B. Yay.
İst. 1969.
6.
Vatan Yahut Silistre, haz. Mustafa Nihat Özön, Remzi
Ktb. İst. 1961.
7.
Kara Belâ, haz. A.Feriha Sever, K.B. Yay. Ank. 1989.
8.
Zavallı Çocuk, haz. Mustafa Nihat Özön, Remzi Ktb. İst.
1940.
Ç) MEKTUP
1.
Namık Kemal'in Hususî Mektupları, Fevziye Abdullah
Tansel, Türk Tarih Kurumu Yay. Ank. c.1, 1967; c.2, 1969; c.6, 1953, c.7-8, 1986.
2.
Hususî Mektuplarına Göre Namık Kemal ve Abdülhak Hâmid,
Fevziye Abdullah Tansel, Güven Matb. Ank. 1949, 168+4 s.
3.
"Süleyman Hüsnü Paşa ile Namık Kemal'in Münasebet
ve Muhâberâtı", Fevziye Abdullah Tansel, Türkiyat Mecmuası, 1955, XI,
s.131- 152.
4.
"Namık Kemal'in Midilli'de Yazdığı Manzum ve
Mensur Eserler", Fevziye Abdullah Tansel, Türkiyat Mecmuası, 1955, XII,
s.57-90.
5.
"Namık Kemal'in Abdülhamid'e Takdim Ettiği
Arîzalar İle Ebuzziya Tevfik Bey'e Yolladığı Bazı Mektuplar" İsmail Hakkı Uzunçarşılı,
Belleten, 1947, XI, nr. 42, s. 237-297.
6.
"Namık Kemal'in Mektupları'na Ek", Zeynep
Kerman, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F. Yay. İst. 1989, s.
75-101.
7.
Namık Kemal'in Mektupları I, Ömer Faruk Akün, İ.Ü. Edb.
Fak. Matb. İst.
1972.
8.
"Namık Kemal İle Süleyman Paşa'nın Bağdat
Sürgünlüğü Sırasında İlk Mektuplaşmaları", Ömer Faruk Akün, Türk Dİli ve
Edebiyatı Dergisi, İ.Ü. Edb. Fak. Yay. c. 23, 1977-79,
s.1-36.
9.
"Namık Kemal'in Bilinmeyen Bir Mektubu", Ali
Alparslan, Muhibbe Darga, T.T.K. Yay., 33, 129 (1969), s.
35-42.
D) ANTOLOJİ
Namık Kemal Antolojisi, İhsan Sungu,
Muallim Ahmet Halit Ktb. İst.
1.
Namık Kemal Antolojisi, Ahmet Hamdi Tanpınar, İst.
1942.
2.
Namık Kemal ve İbret Gazetesi, Mustafa Nihat Özön, İst.
1938.
E) TARİHî BİYOGRAFİ
1.
Namık Kemal'in Tarihî Biyografileri, Dr. İskender Pala,
Türk TarihKurumu Yay. Ank 1989. (Devr-i İstilâ, Selahaddin, Fatih, Yavuz Sultan
Selim, Emir Nevruz, Bârika-i Zafer)
F) TENKİT
2.
Namık Kemal'in Talim-i Edebiyat Üzerine Bir Risalesi,
Necmettin
3.
Halil Onan, Ank. 1950.
G) TOPLU MAKALELER
1.
Namık Kemal'in Türk Dili ve Edebiyatı Üzerine Görüşleri
ve Yazıları,Kâzım Yetiş, İ.Ü. Edb. Fak. Yay. İst.
1989.
2.
Makalât-ı Siyasiye ve Edebiye, Metin ve İndeks,(1-148)
Mâhide Tekin, yayımlanmamış lisans tezi, İ.Ü. Edb. Fak. TDE Bl.
1973, 641 s.
3.
Makalât-ı Siyasiye ve Edebiye, Metin ve İndeks,
(149-290), Enise Balay, yayımlanmamış lisans tezi, İ.Ü. Edb. Fak. TDE Bl. 1973,
III+656 s.
4.
Makalât-ı Siyasiye ve Edebiye, Metin ve İndeks,
(291-424), Münire Çılgın, yayımlanmamış lisans tezi, İ.Ü. Edb. Fak. TDE
Bl. 1973, 674 s.
IV.
BİBLİYOGRAFİK ESERLER
1.
Namık Kemal Bibliyografyası, Mustafa Can, K.T.B. Yay.
2.
"Namık Kemal'in Eserleri" Şerif Hulusî, Namık
Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s.305-421.
3.
"Namık Kemal'in Eserlerinin Tenkitli Tab'ı
Hakkında" Şerif Hulusî, Ülkü mec. 1940, XVI. nr. 94, s. 316-318.
4.
"Namık Kemal'in Kitap Halindeki Eserlerinin İlk
Neşirleri" Ömer Faruk Akün, Türkiyat Mecmuası, nr.18, 1973-1975, s.
1-78.
5.
"Rus Matbuatında Namık Kemal ve Eserleri",
Abdülkadir İnan, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s.297-302.
6.
"Namık Kemal'e Dair Rusça Yeni Bir Eser",
Abdülkadir İnan, Ülkü, XVI, nr. 94, s. 309- 315.
V. NAMIK KEMAL HAKKINDA YAZILMIŞ MAKALELER
A) BİYOGRAFİK MAKALELER
1.
"Namık Kemal", Ömer Faruk Akün, İslâm
Ansiklopedisi, M.E.B. Yay. 1970, 9.c., s.71.
2.
"Namık Kemal", İbnülemin Mahmut Kemal İnal,
Son Asır Türk Şâirleri, 5.cüz, M.E.B. Yay. İst. 1970, s. 827-841.
3.
"Namık Kemal'in Üzerine Bir Biyografi
Denemesi", Abdullah Uçman,Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F.
Yay. İst. 1989, s. 219-228.
4.
"Namık Kemal", Mustafa Kutlu, Türk Dili ve
Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergah Yay. 6. c., İst. 1986, s. 510-520.
5.
"Namık Kemal'in Kronolojisi", Hakkı Tarık Us,
Kanije Muhâsarası, İst. 1941, s.126-133.
6.
"Namık Kemal'in Hayatı ve Eserleri", Ahmet
Hamdi Tanpınar, Edebiyat Üzerine Makaleler, Dergah Yay. 3. bs. İst. 1992, s.
7.
"Namık Kemal Mehmed", Fevziye Abdullah Tansel,
Türk Ansiklopedisi, M.E.B. Yay. 25. c. Ank. 1977, s. 95-114.
8.
Sicill-i Osmanî Yahud Tezkire-i Meşâhir-i Osmaniyye,
Mehmed Süreyya, Matbaa-i Åmire, 4.c. İst. 1257, s. 82.
9.
"Tanzimat", A. Cevad Eren, İslâm Ans. M.E.B.
Yay. 11. c.
10.
"Namık Kemal", İbrahim Alaeddin Gövsa, Türk
Meşhurları Ans. Yedigün Neşr. İst. 1945, s.416.
11.
"Namık Kemal (Mehmed)", Meydan Larousse Ans.
Meydan Yay. 1972, 9. c. s. 214-215.
12.
Türk Tiyatro Ans. Mustafa Nihat Özön, Baha Dürder,
Remzi Kitb. İst. 1982, s. 882-890.
13.
"Kalebend Namık Kemal", İbrahim Zeki
Burdurlu, Türk Dili, 1954, c.III, nr. 28, s. 190-191.
14.
"Tanzimat Ve Yeni Osmanlılar", İhsan Sungu,
Tanzimat, İst. 1939, s. 777-857.
15.
"Namık Kemal", Rıza Nur, Türk Bilik Revüsü,
İskenderiye, 1936, nr.6.
16.
"Namık Kemal ve Ahmed Midhat Münakaşası"
Hikmet Dizdaroğlu, Tanrıdağ mec. 1942, nr. 13-14.
17.
"Namık Kemal", İhsan Sungu, Aylık Ans. İst.
1944, I, s. 245-247.
18.
Son Hattatlar, İbnülemin Mahmut Kemal İnal, İst. 1955,
s. 714-719.
19.
"Namık Kemal Magosa'da", Nevzat Yalçın,
Hisar, 1951, s. 11-13.
20.
"Kırksekiz Yıllık Mücadele", Abdullah Uçman,
Hürriyet Gösteri, Namık Kemal özel eki, Aralık 1988, nr. 97, s. 3-5.
B) TAHLİLî MAKALELER
1-ŞİİR
1.
"Namık Kemal'in Şiirleri", Abdülbaki
Gölpınarlı, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s. 13-77.
2.
"Hürriyet Kahramanı Namık Kemal: Hürriyet
Kasidesi", Mehmet Kaplan, Tip Tahlilleri, Dergah Yay. İst. 1992, s.
177-185.
3.
"Namık Kemal'in Lazımsa Redifli Gazelleri ve
Nazireleri", İsmail Parlatır, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F.
Yay. İst. 1989, s. 161-183.
4.
"Namık Kemal ve Hece Vezni", Fevziye Abdullah
Tansel, Ülkü mec. XVI, nr.94, 1940, s. 319-325.
5.
"Namık Kemal'in Şiirlerinde Eski Edebiyat Zemini
ve Yeni Muhteva", Tunca Kortantamer, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal,
M.Ü. F.E.F. Yay. İst. 1989, s. 103-126.
2-ROMAN
1.
"Namık Kemal'in Romancılığı ve Romanları",
İbrahim Necmi Dilmen, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s. 81-125.
2.
"Namık Kemal ve Türk Romanının Doğuşu
Üzerine", Hikmet Dizdaroğlu, Ulusal Kültür, I, 2 (Ekim 1978), s. 191-208.
3.
"İntibah Romanı Etrafında", M. Orhan Okay,
Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F. Yay. İst. 1989, s. 127-147.
4.
"Namık Kemal'in Doğuşunun 100. Yılı Münasebetiyle
Cezmi'ye Dâir", Ahmet Hamdi TAnpınar, Edebiyat Üzerine Makaleler, 3. bs.
İst.1992,
5.
"Tarihî Roman Geleneği veya Cezmi", Sadık
Tural, Doğumunun 150. Yılında Namık Kemal, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ank.
1993, s. 67-92.
3-TİYATRO
1.
"Namık Kemal ve Tiyatro", İnci Enginün,
Doğumunun 150. Yılında Namık Kemal, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ank. 1993,
s. 13-24.
2.
"Celaleddin Harzemşah'da Şiddet Unsurları",
Bilge Seyidoğlu, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, İst. 1989, s.
185-202.
4-TARİH
1.
"Namık Kemal ve Tarihî Biyografileri
Üzerine", İskender Pala, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F.
Yay. İst. 1989, s.
149-160.
2.
"Atatürk ve Namık Kemal", Önder Göçgün,
Doğumunun 150. Yılında Namık Kemal, Ank. 1993, s.
25-46.
3.
"Namık Kemal'de Tarih Düşüncesi ve Sevgisi",
Önder Göçgün, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 2, 1987, s.
35-37.
4.
"Namık Kemal ve Fatih", Mehmet Kaplan, Türk
Dili ve Edebiyatı Dergisi, 1955, VI, s. 71-82. (T.E.Ü.A. I, Dergah,
1974)
5-TENKİT
1.
"Edebiyat Nazariyesi Kitaplarında Namık Kemal'in
Eserlerinin Örnek Olarak Değerlendirilişi", Kâzım Yetiş, Doğumunun 150.
Yılında Namık Kemal, Atatürk Kültür Merkezi Yay. Ank. 1993, s. 117-136.
2.
"Namık Kemal'in Edebiyat ve Edebî Tenkide Dair
Genel Fikirleri", Ö. Faruk Huyugüzel, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal,
M.Ü. F.E.F. Yay. İst. 1989,
s.51-65.
6-MUKAYESELİ
EDEBİYAT
1.
"Namık Kemal'in Bir Manzûmesi ve Alman
İdealizmi", Burhanettin Batıman, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 30 Kasım
1948, III,
a.
nr.1-2, s.
153-161.
2.
"Namık Kemal'in Batı Medeniyetine Bakış
Tarzı", Rıza Filizok, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F. Yay.
İst. 1989, s.
39-50.
3.
"Namık Kemal ve Fransız Edebiyatı", Cevdet
Perin, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s.
129-160.
4.
"Namık Kemal ve Victor Hugo", Ziya Somar,
Kalem, 1 Mayıs 1939,
nr.12.
7-SOSYAL, KÜLTÜREL VE SİYASî FİKİRLER
1.
"Namık Kemal ve İnsan", Şerif Aktaş,
Doğumunun 150. Yılında Namık Kemal, Atatürk Kültür Merkezi Yay. Ank. 1993, s.
1-12.
2.
"Atatürk'e Namık Kemal'in Etkisi ve Abdülhamit
Döneminde Yasak Kitaplara İlişkin 2 Belge", Yahya Akyüz, TTK Belleten,
1981, s. 501-511.
3.
"Yabancılarımızın İçişlerimize Müdahalesi ve Namık
kemal", Hamdi Atamer, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, .....
4.
"Namık Kemal'de İdealizm ve Hümanizm",
Burhaneddin Batıman, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 1949, III, s. 3-4.
5.
"Namık Kemal'e Göre Avrupa Ve Biz", Bekir
Sıtkı Baykal, Namık Kemal Hakkında , D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s. 189-218.
6.
"Namık Kemal'in Fikrî Tekâmülü", Niyazi
Berkes, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s. 221-247.
7.
"Namık Kemal'in Sosyal Fikirleri", Behice
Sadık Boran, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s.
249-279.
8.
"Namık Kemal'in Gazeteciliği", Pertev Nailî
Boratav, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s. 163-185.
9.
"Namık Kemal'e Göre Askerlik ve Ordu", Müjgan
Cunbur, Doğumunun 150 Yılında Namık Kemal, Atatürk Kültür Merkezi Yay. Ank.
1993, s. 137-180.
10.
"Namık Kemal'in Eserlerinde ve Aksiyonunda Üç
Temel Kavram: Hürriyet-Medeniyet-İrade", Birol Emil, Ölümünün 100. Yılında
Namık Kemal, M.Ü. F.E.F. Yay. İst. 1989, s.
11-24.
11.
"Namık Kemal'in Eğitim Konusundaki
Görüşleri", İncİ Engİnün, Yenİ Türk Edebiyatı Araştırmaları, Dergah Yay.
İst. 1992, s. 400-408
12.
"Namık Kemal ve Nüfus Meselesi", Ziyaeddin
Fahri (Fındıkoğlu), İşmec. 1941, nr. 25, s. 8-24.
13.
"Namık Kemal Hukukçu", Ziyaeddin Fahri, İş
mec. nr. 25, s. 25-40.
14.
"Türk Hukuk Tarihinde Namık Kemal", Ziyaeddin
Fahri, İş mec. nr. 25, s.
41-87.
15.
"Namık Kemal ve Yaşayan Tarafları", Ziyaeddin
Fahri Fındıkoğlu, Ülkü, c.16, nr.94, 1940.
16.
"Namık Kemal'in Batı Medeniyetine Bakış
Tarzı", Rıza Filizok, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F. Yay.
İst. 1989, s.
39-50.
17.
"Namık Kemal İktisatta Liberalist Midir?",
Mehmet Kaplan, Ülkü, 1942, nr. 22.
18.
"Namık Kemal'e Göre İnsan", Mehmet Kaplan,
İstanbul mec. 1944, nr.4. (Çığır 1941)
19.
"Namık Kemal'in Bahriye Nâzırı İle Kavgası",
Mehmet Kaplan, Ülkü, S. 7, s. 3-4.
20.
"Namık Kemal Cemiyetin Mahsulüdür", Mehmet
Kaplan, Vatan, nr. 191, 2 Mart
1941.
21.
"Namık Kemal ve Mehmet Åkif'in Temsil Ettikleri
Kıymetler", Mehmet Kaplan, Yeni Sabah, nr. 3529, 1 Ocak 1949.
22.
"Namık Kemal ve Şark Meselesi", Enver Ziya
Karal, Namık Kemal Hakkında, D.T.C.F. Yay. İst. 1942, s. 281-293.
23.
"Namık Kemal'in Devlet Adamlığı", Zeynep
Kerman, Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F. Yay. İst. 1989, s.
67-73.
24.
"Namık Kemal'de Özgürlük Fikri", Nevin
Önberk, Doğumunun 150 Yılında Namık Kemal, Atatürk Kültür Merkezi Yay. Ank.
1993, s. 93-116.
25.
"Namık
Kemal'in Edebiyatımıza Getirdiği Yeni Değerler", İsmailParlatır, .....
26.
"Namık Kemal'in Ahlakî Hususiyetlerine Dair
Notlar", Fevziye Abdullah Tansel, Ülkü, XVI, 94,
1940.
27.
"Akdeniz Adalarının Elimizden Çıkmaması İçİn
Hususî MektuplarınaGöre Namık Kemal'in Mücadele ve İkazları", Fevziye Abdullah
Tansel, T.T.K. Belleten, 23, 91(1959), s.
479-511.
28.
"Memleketimizde 1908'den Önce Rusların Gizli
Çalışmaları Namık Kemal'in Komünizm ve Sosyalizm Hakkındaki Düşünceleri",
Fevziye Abdullah Tansel, Türk Kültürü, c.7, nr. 75, 1969, s. 193-199.
29.
"Namık Kemal'in Türk Nesilleri Üzerindeki
Tesiri", Fethi Tevetoğlu ,Ölümünün 100. Yılında Namık Kemal, M.Ü. F.E.F.
Yay. İst. 1989, s.203-218.
30.
"Türkiye'nin Siyasî Hayatında Batılılaşma
Hareketleri ve Kaynakları", Tarık Zafer Tunaya, Yeni Türkiye, 153-167.