1 Ekim 2022 Cumartesi

tesadüfün imkansızlığı yahut bir mendil niye kanar adlı tübitak projesi.

uzun bir süredir görmediğimiz biriyle hiç alakası olmayan bir yerde karşılaşmak için devreye giren olasılıkları düşününce; o birisiyle tesadüfen karşılaşmak falan neredeyse imkansız gibi bir şey olduğuyla yüzleşiyor insan. fakat bir yer geliyor karşılaşabiliyor da insan. tabii bu karşılaşma lucha de gigantes'vari bir karşılaşma da olabilir; hiçbir şey ifade etmeyen bir karşılaşma da olabilir. i don't (k)now. 

3 hafta oldu yeni okulda; daha doğrusu MERKEZ'de. buraya başlamadan önce kendi kendime "artık erken gitmeyeceğim" demiştim. çalıştığım bütün okullarda dersim başlamadan  en az 30 dakika önce okulda olmuşumdur. ama bu defa tamam bu kadar yeter artık erken gitmeyeceğim buraya dedim the kendi kendi  kendime... çünkü bu okul pardon merkez acaip large bir yer. dedim bari buraya zamanında tam ders başlarken gideyim artık ama olmadı. buraya da dersim başlamadan en az yarım saat önce gidiyorum. yol çok kısa 5 dakika falan sürüyor arabayla. acaip yoruldum bu her yere erken gitme takıntısından.

"korkuyorum biletim yanar sıram geçer diye.."

"Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki."

"Her yere yetişilir  
Hiçbir şeye geç kalınmaz"

BUUUUUUUUUUUU BİLSEM nam okul pardon merkez sanırım pek bana göre değil. kendimi orada gerekli hissedemedim. yani ben olmasam da olur. bu yüzden varsa hakkım bu yıl tayin isterim oradan. öğrenciler falan çok iyi temiz çok ahlaklı çok zeki. benim verebileceğim bir şey yok onlara. aksine bazen durup bakıyorum çocuklara nasıl da zeki ve ahlaklılar. nasıl da lab demeden labaratuvarı anlıyorlar ama ben acaip yorgunum sanırım o çocuklara bir şey verebilmek için. 

küçükköy duygu hastenesi duruyor mu hala acaba? nasıl da şüphelenip teşhis etmişti doktor hastalığımı ama. vay be... gün içerisinde belki onlarca defa doktorun akciğer filmime bakıp maskesini takması ve ardından yedikule hastanesine git demesi geliyor aklıma.  okuldan öğretmen arkadaş F'yi aramıştım sonra benimle hasteneye gelsin diye. hiç gücüm yoktu. sonra yatış işlemleri. sonra S'yi aramıştım akşam. ağlamıştım. yatış işlemlerini yapan memur "iyi mesai bitmeden geldin yoksa yarına kalırdı; zaten bu da son yataktı boş olan demişti. farkında olmadan hasteneye de erkenden gitmiştim, geç kalmamıştım. 

hiçbir yere gecikmezsen o amına koduğumun mendili kanar işte. bilsem'deki hocaların hepsi "proje yap mutlaka" diyor tamam diyorum ben de. ne diyim aq? güzel bir proje konusu aslında:

"Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?"10 numara proje. öğrenciler ve danışman bir mendilin niye kanadığını bilimsel yöntemlerle açıklayacaklar, hepsi bu. bilimi ne aq? çok afedersin şekerim. 

heh Fuzuli'nin de dediği  gibi biraz:
 "aşk imiş her ne var alemde / ilm bir kıyl û kâl imiş ancak"



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.