yazılmış ve dahi yazılacak olan tüm kitapları ikiye ayırabiliriz, hafız divanı ve diğerleri diye. bi iran filmi vardı kimin hatırlayamadım şimdi. bir ayakkabıcının çocuğunun başından geçenler anlatılıyordu filmde. çocuk filmin bir yerinde babasından bahsederken "sıradan biriydi, gündüzleri ayakkabı dükkanında akşamları da evde hafız okuyarak geçti bütün hayatı" diyordu. bu hayatı bir yönüyle anladığımı bir yönüyle de ıskaladığı düşünüyorum.
tezin asıl kısmına geçtim birkaç gündür. yani varoluşçuluk teorisini atay romanlarına tatbiki kısmına. içimden hiç gelmiyor yazmak. tezi değil buraya yazmayı kastediyorum. gerçi tezi yazmak için de pek bir istek olduğunu söyleyemem. bir şeyler bekliyorum, bir şeyler olmasını hiçbir şey olmuyor ama sadece zaman geçiyor. zaman biteviye geçiyor bir şeyler olmadan. ama yine de olacak gibi. (olmayacak ama) bir şeyler sadece kelimelerde oluyor, olur. gerçekte ise bir şeyler olmaz sadece geçip gider bir şeyler. biz bu geçip giden şeyleri kelimelere döktüğümüzde bir şeyler olmuş sanırız hepsi bu. ya saçma geliyor di mi sana bu yazdıklarım. yohanna incili niye "başlangıçta söz vardı" diye başlıyor sanıyorsun? tanrının en büyük yanılgısı bizlerle salt kelimelerle konuşmasaydı. (gerçi o da bu hatasını fark etmiş olacak ki çeşitli mucizeler gösterip durumu kurtarmaya çalıştı ama nafile. daha baştan hatasını ifşa etmişti hatasını "başlangıçta söz vardı" diye. görüleceği üzere sadece hatasız kul olmaz değil hatasız tanrı da olmuyor. neyse ben bağışlaması bol biri olduğum için tanrının bu hatasını affediyorum. onca galaksi, gezegen vs. yaratan birinin bunca hatası görmezden gelinebilir. gerçi affediyorum diyorum ama bunca kötülük varken yeryüzünde bunca alçaklık, tecavüz, kötülük, cinayet bunlara hiçbir şey yapamayan sadece yapacağını söyleyen sayın tanrıya "tanrım kutsal kitaplarda kötülükleri cezalandıracağım derken kelimelerle mi konuşuyorsun sadece eleştirisini yöneltmek de hakkımız sanırım. ama yine de mucize göstermeye çalışan tanrıyı yani sözlerini samimiyete dökmeye çalışan tanrıyı bu çabasından ötürü takdir ediyor ve yerine uğurluyoruz. öyle işte "kelimeler, gerçeğim beceriksiz avcıları"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.