3 Şubat 2018 Cumartesi

511 yahut 5. koğuş 11 numaralı yatak

her şey çok çabuk geçiyor. daha doğrusu çabuk geçiyor gibi. hiç bilmediğim bir dilde alt yazısı da olmayan bir filmi izliyormuşum gibi geçip gidiyor hayat. bir şeyler anlıyor gibiyim ama ne anladığıma dair bir fikrim yok.

bugün kabus gibi çöktü bu 511 sayısı. trafikte önümdeki arabanın plakasında vardı bu sayı. üstelik trafik de milim milim akıyordu. belki bi 20 dakika bu plakaya bakarak seyrettim trafikte akşamüstü. tabii yedi kule göğüs hastalıklarındaki günleri çağrıştırdı sürekli bu sayı. 5. koğuşun 11 numaralı yatağında yatıyordum. her şey saçmaydı o günlerde hayat dışında. bir tek hayat saçma değildi. bir de neyse işte. geçip gidiyordu hayat ama dursun istiyordum. biraz daha bakayım gökyüzüne, çam ağaçlarına (hep çam ağacı vardı sanki hastanede) vs. (bu vs. önemli. vs'nin neleri ihtiva ettiğine daha sonra değineceğim, bir sonraki yazıda ama şimdi değil) trafik açılana kadar önümdeki arabayı sollamanın imkanı olmadı bir türlü. sonra trafik açıldı. geçip gittim önümdeki 511 plakalı arabayı.

neyse 15 gün falan oldu tezle uğraşmadım hiç. acaip bir öz güven var ama. ne yapacağımı biliyorum. tezin % 50'lik kısmı bitti. yani varoluşçuluğun teorisine dair kısım bitti. bunları mezkur romanlara tatbik edecem ki bu da kolay iş. ama kolay olmayan işler de var bu süreçte:

1- yarım bıraktığım filmleri izlemek.
2- yarım bıraktığım ve hiç başlamadığım kitapları okumak
3- sigarayı bırakmak
4- spora başmak
5-yarım bıraktığım makaleleri tamamlamak
6-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.