şimdi efendim evvela mahsus selam ederim. bu mühim konuda zihinleri aydınlatmak, gençlere bir yol bir rehber olmak ümidi ve kavliyle alman eşrafından ve ediplerinden friedrich hölderlin ve werther nam roman kahramanı..
böyle bir giriş tabii ki hoş değil. ne yazacağımı toparlayamadığım için lafı dolandırdığımı mı düşünüyorsun? çok kötü niyetlisin ey kâri...
hölderlin'in hayatının son dönemleri nietzsche'nin son dönemlerine benzer aslında. her ikisi de ağır bir depresyon içinde (hadi çıldırmış diyelim) ömürlerinin sonunu beklediler. ama nietzsche'yle hölderlin kıyaslanamaz, olmaz bu. nietzsche'nin salt ateist olmasından ötürü değil, olmaz işte. hölderlin ve genç werther birbirlerinin kurmacayla gerçekteki karşılıkları gibiler. uçsuz bucaksız "kutsal germen" topraklarının, yeşil, ormanlık vadilerinde herkeslerden (büyük şehirlerdeki herkeslerden) uzak; bir şeyi arayarak, bekleyerek hayatı tüketmekti bu ikisinin yazgısı. hölderlin tanrı'ya bağlıydı. göksel bir bağla bağlıydı ama öyle sıradan bir inanıştan farklı onun inanışı. bundandır azabına son verecek son hamleyi yapmadı; yani intihar etmedi werther gibi.
en tipik şiirlerinden biridir şu:
"çoğu kez bir tanrı kurtarırdı beni
bağırışlarından ve sopalarından insanların,
sonra oynardım güzelce ve güvenle,
korudaki çiçeklerle,
ve havası göklerin
oynardı benimle."
werther kardeşimiz malum "elim bir aşkın pençe-i ızdırabında inlerken" intihar etmeye kara verir ve öldürür kendini. lotte diye yazar, lotte..
"yüz defa, elime bir bıçak alıp sıkışan yüreğimi soluklandıracaktım. aşırı koşturulmaktan dayanılmaz biçimde hararetlenince güdüsel olarak damarlarını ısıran ve böylece soluklanan safkan atlardan sözedilir. çoğunlukla kendimi duyumsayışım böyledir. bir kan damarı açmak istiyorum, bana sonsuz özgürlüğü verecek." böyle yazıyordu bir mektubunda werther. (bende bazı rüyalardan uyandıktan sonra oluyor bu his. şimdi anladın mı "bir düşe uyanıyorum ve ağırdan alıyorum şiddetimi" dizesini neden çok sevdiğimi? bu şiiri yazan şairin de genç yaşta intihar ettiğini falan da anlaman lazım ama) werther'i hölderlin gibi "çoğu kez bir tanrı kurtarmıyordu bağırışlarından ve sopalarından insanların, belki bu yüzden o öldürdü kendini. (yani "küstü öldürdü kendini su. su çürüdü")
"bildiklerimi herkes bilebilir; yüreğimdir, asıl bana ait olan." diye yazar bir mektubunda werther. hölderlin'i kendini dahi tüm alman romantiklerini özetleyen bir cümledir bu ve önemlidir. çünkü bu akla karşı yüreğin galebe çalması alman romantizmini fransız romantizminden ayırdı.
oysa ben bunlardan değil werther'in lotte'nin fiyongunu saklamasından bahsetmek istiyordum: "Bu giysiler içinde, Lotte, gömülmek istiyorum, onlara senin elin değdi, kutsandı; babandan
da bunu istedim. Ruhum, tabutun üstünde süzülüyor. Ceplerim aranmasın. Seni ilk defa
çocukların arasında gördüğüm zaman göğsünde taşıdığın bu soluk kırmızı fiyong - ... - Bu
fiyong benimle birlikte gömülsün" bu fiyongu işte ben asıl bunu anlatmak isterdim şimdi.
ama olmadı.
yüreğimdekileri değil;
bildiklerimi anlattım yine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.