13 Kasım 2011 Pazar

muzaffer tayyip uslu; garip ve kan üzerine


bu ilaç biraz daha erken bulunsaydı muzaffer tayyip belki de çok daha uzun yaşayabilirdi
muzaffer tayyip; cumhuriyet dönemi şairleriniden. 1922 yılında istanbul'da doğdu. 1946 yılında henüz 24 yaşındayken zonguldak'ta veremden öldü. onun şiirini yaşadığı dönemin "moda" şiiri garip''le açıklamak adettendir. doğrudur da bu tespit. sözgelimi evadoksiya'yı okuyalım:

"inkâr etmiyorum ki
öpmesine öptüm evadoksiya'yı
hem de zeyrek yokuşunda öptüm
sinemaya da götürdüm
fakat ben o zaman
deli gibi seviyordum onu
sanırsam, o da beni seviyordu
sevmese ıslık çalar mıydı
saat ondan sonra
cabuk gel diye."

garip şiirine aşina olan birinin bu şiiri garipçilerden birinin şiiri sanması işten bile değildir.
ama yeterli midir muzaffer tayyip'i sadece garip'le açıklamak? hayır. onun şiiri ancak garip ve verem'le birlikte okunduğunda gerçek anlamını ve estetik değerini bulur. yine sözgelsin onun en tipik şiiri "kan" a:

"önce öksürüverdim
öksürüverdim hafiften,
derken ağzımdan kan geldi
bir ikindi üstü durup dururken

meseleyi o saat anladım
anladım ama, iş işten geçmiş ola
şöyle bir etrafıma baktım,
baktım ki yaşamak güzeldi hâlâ

mesela gökyüzü
maviydi alabildiğine
insanlar dalıp gitmişti
kendi âlemine"

ve bu yazdıklarımı destekleyecek bir mektubu aşağıda. mektup garip şairi oktay rifat'a. konu verem. okuyalım:

"sevgili oktay ağabey,
seni yine rahatsız edeceğim, benim sanatoryum işi arap saçına döndü. ben işleri yoluna koydum diye sevinirken, az evvel, dairede şöyle bir tebligatta bulundular: "sen iki seneyi doldurmadığın için, biz sana ancak "200" lira kadar bir yardımda bulunabiliriz. halbuki sanatoryumda üç ay yatacağıma göre "900" lira kadar bir para lazım. "700" lira verirsen, seni sanatoryuma yatırırız." bu acayip, bu antika, tebligat karşısında şaşırıp kaldım. ne yapacağımı bilmiyorum. oktay ağabey, işittiğime göre "yardım sevenler" cemiyeti ve "kızılay" benim vaziyetimde bulunanlara yardım ediyormuş, acaba oradan bir şey yapılamaz mı? yahut buraya tepeden inme bir şey yapmanın imkanı yok mu? çok iyi biliyorum ki kuvvetli bir piston olsa böyle bir hadiseyle karşılalaşmayacaktım.
oktay ağabey, biliyorum sana çok yük oldum. fakat ne yapayım? senden başka derdimi kimse dinlemiyor. senden kısa bir zaman içinde müspet veya menfi cevabını bildiren mektubunu bekliyorum. selamlar. her ne kadar tanımıyorsam da yengemiz sabiha hanıma da ayrıca selam eder ve samih'in gözlerinden öperim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.