22 Ağustos 2020 Cumartesi

bir şiiri tamamlayamamak yahut eternal sunshine of the spotless mind

bir şiiri tamamlayamamak'ı düşündüm dün. başlanan bir şiiri tamamlayamamak yani. sonra, bunu bir zaman daha düşünmüştüm diye geçirdim içimden. ne zaman ve neye istinaden düşünmüştüm bunu diye düşündüm sonra. B12 almamın faidelerini görmüş olacağım ki hemen hatırladım:   istanbul'da görev yaptığım sıralarda "eternal sunshine of the spotless mind"ı izlerken filmin müziği çaldığında düşünmüştüm bunu ilkin. filmin müziği girmişti bir yerlerde. sonradan beck'in coverladığı bir "the korgis" şarkısı olduğunu öğrendiğim "everybody's gotta learn sometime" adlı bir şarkı olduğunu anlamıştım. müthiş bir şiir başlıyordu şarkıda ama bir türlü şiirin devamı gelemeden bitiyordu şarkı.
"i need your loving like the sunshine
and everybody's gotta learn sometime"

şiir (şarkı) hep bu nakarat üzere başlıyor gibi oluyor  ama bir türlü devamı gelmiyor şarkının.

change your heart, look around you
change your heart, it will astound you
i need your loving like the sunshine
and everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime

change your heart, look around you
change your heart, it will astound you
i need your loving like the sunshine
and everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime
everybody's gotta learn sometime

yalanım yoq aq. bir de REM'in bir şarkısında geçiyordu "oh no, i have said too much" gibi bir şeydi. kendimi sürekli bu hal üzere -yani REM'in şarkısındaki hal üzere- yakalıyorum. gereğinden fazla konuşuyorum, her seferinde buna bir son vereceğimi söylüyorum kendi kendime (the can the can the can the me) ama yine de gereğinden fazla konuşuyorum. 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.