"Bir tanker geçiyor şimdi de tam akıntının ortasından
Baştanbaşa gül rengi
Kimseler görünmüyor içinde
Neden görünmüyor, bilmiyorum
Yolcu uçaklarına, yük kamyonlarına, fabrikalara petrol taşıyor
Tanklara, savaş gemilerine, roketlere de
Yılların, yüzyılların
Bitmeyen vahşetini ateşlemek için
Sanki bu yüzden kimseler görünmüyor ortalıkta, utançlarından
Utancı bilerek yaşamak korkunç
Daha korkuncu da var:utancı bilerekten yaşatmak
Gördük hepsini işte, daha da görüyoruz."
"neden görünmüyor bilmiyorum..." aslında biliyor da bilmezden geliyor edip'im cansever'im. hem de o kadar iyi biliyor ki köpek gibi biliyor edip cansever köpek gibi. utanç kavramını sorgulamadığını anlayamayacağımızı sanıyor ama yemezer. hem utançtan bahsedeceksin bir şiirinde hem de aynı şiirin bir yerinde şunları diyeceksin:
"Ama bak
Kaybolup giderdi herbiri, karşılaştılar mı bir yerde şiirle
Aslına bakarsan en güzel aldanmaları yaşadık seninle biz
Hatırlıyorum da öyle."
ah kuzum edip cansever, insanın kendini aldatmasının örtük bir dışa vurumundan başka nedir ki utanç.. sen bunu soylu bir şekilde hissettin bense sefil bir şekilde anlayabildim ancak. insan neyi örterse ondan utanabiliyordur ancak. örtmeyle utanç arasındaki ilişkiyi anlatacağım ama şimdi değil. sonra. teze ayırayım bu kısmını. ne sikime derman olacak bilmiyorum ama neyse..
bir utancı paylaşan insanlar vardır. bir utancı paylaşamadığın insan artık seninle değildir; yanında olsa bile seninle değildir. ama hiç kimse bir utancı sonsuza dek paylaşamaz. bu yüzden "hep yalnızlık vardır sonunda" neyse, her neyse.
"Acele etme yoksun belki
Ben herşeyin bir bir yok olmasına o kadar alıştım ki
Ve her şeyin bir bir varolmasına o kadar alışacağım ki
Bilirsin neler için çarpmıyor bir yürek."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.