yok bu şiirin yani necip fazıl'ın "kaldırımlar" şiirinin üzerine konuşmayacağım. aslında genel anlamda bir şey üzerine konuşmak gibi bir istek de yok içimde şu an. sadece yapacak bir şey yok ve canım sıkılıyor. kıskandığım insan tipidir başını bir emele satan insanlar. ama olmadı. anna karaninna'daki "levin" gibi olabildim sadece sanırım: "köpeklerin havlamasından arabanın köyü de geçtiği anlaşılıyordu. sonra
bomboş tarlalar kaldı her yanda, ilerde köy ve ıssız şosede yalnız
başına yürüyen, her şeye yabancı, her şeyden uzak levin..." anna karenina aldattı kocasını. aslında aldatmadı. tolstoy'un söylemek istediği şeye uygun davrandı anna: kökü, varoluşu ruhtan gelen bir sevgiye dayanmayan evlilikler, ilişkiler, arkadaşlıklar yıpranmaya bitmeye mahkumdur demek ister tolstoy ve anna'ya bu kaderi yaşatır. ve her anna'nın bir kont vronski'si olduğunu söylemek ister tolstoy sonra.
uykum geldi belki yarın devam ederim. anna güzel kadındır. tüm anna kareninalar aşkına,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.