bir şeyi yapıp yapmamaya hakkın olup olmadığını düşünüyorsan; onu yapmamalısın diyordu dostoyevski bir romanında. sanırım cinler'di bu roman. ne fark eder bir romanıydı işte. taşıyamadığım, söylemek istediğim bir şey var. kendimi muhammed'in sırrını taşıyamayıp da kimselere söyleyemediği için sırrı kör kuyulara bağıran ali gibi hissediyorum bazen. bir kuyu yok bana söyleyebileceğim, bağırabileceğim; AMA bu sır içimde büyüyor ve büyüdükçe de kendini dayatıyor, yoruyor, kırıyor. heyhat vicdan azabı. muazzam bir vicdan azabı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.