4 Temmuz 2015 Cumartesi

okuyup napacan vali mi olacan yahut sait faik

evet ne diyordum. bi şey demediğimin farkındayım. diyecek bir şeyim mi yok demeye mecalim mi yok demek mi istemiyorum, neyse, her neyse işte.

insan niye kitap okur, film izler vs. üzerine söylemek istediğim bir şeyler var aslında aklımda ne zamandır ama söyliyim bari. okuyup napacanız lan manyak mısınız? hayır ne olacak ne anlayacan da okuyon? hiç. zaman kaybı. "abi proust ya" "abi haneke ya" ne var ne gördün de bu denli hayran oldun haneke'ye proust'a? hiç. zaman kaybı. ya aslında bi yere bağlamak istemiyorum. bir şeyi yapmış olmak için yapmayı insanlara yakıştıramıyorum sadece hepsi bu aslında. "abi haneke ya" diyen birinin aslında haneke'nin derdine dair hiçbir şeye vukuf olmadığını biliyorum ve bunu bilmek de o kişi adına bir utanç duymama sebep oluyor çoğunlayın. bildiklerini, okuduklarını, izlediklerini birbirleriyle ve hayatla yüzleştirmek gerektiğine inandım hep. kendi hayatına dair soruların yoksa okuma, izleme boşver napacan, hiç. zaman kaybı.

faust okuyanlar bilir (bliyorum faust okumadın ama goethe'nin ne kadar önemli bir yazar olduğuna dair bi fikrin var :) ) faust intihar etmeye karar verdiğinde dışarıdan paskalya bayramına dair gürültüler gelir ve intihardan vazgeçer. yani dışarı onu yaşama bağlar bi anlamda.

anayurt oteli'ni okuyanlar bilir ( "yusuf atılgan abi ya" di mi :) ) zebercet intihar etmek için ipi boynuna geçirip kendini boşluğa bıraktığında dışarıdan korna ve siren sesleri gelir. tarih 10 kasım saaat 9'u 5 geçiyordur çünkü. zebercet bu sesleri duyduğunda bir an irkilir gibi olur ve ipi boynundan kurtarmak ister gibi devinir vücudu ipin ucunda. bak işte yine dışarıdan bir ses ve intihardan vazgeçme temayülü..

bu intihardan, ölümden vazgeçme isteği sanat eserleri için başat konulardan biri. aslında hiçbir sanat eseri intiharı sorunsallamaz; intihar yahut ölme fikrinin yarattığı ikircikli ruh halini sorunsallar.
yabancı romanın okuyanlar bilir meursault idamını kanıksamıştır. idamına dahi "farketmez" diyebilecek bi ruh halindedir ve fakat bir gün dışarıyı izlerken ölmek istemediğini farkeder, yaşama bağlanmıştır meursault. ("camus abi ya, müthiş" di mi)

hadi o kadar haneke dedik ondan da bi örnek vereyim. 7. kıta'yı izleyenler bilir: evli çift bir anda dış dünyaya dair ne varsa kendilerini soyutlayıp eve kapanırlar ve ardından evdeki eşyaları (eşya bizi dışarı bağlar) kırmaya başlarlar. kendilerini de kızlarını da öldüreceklerdir en sonunda ama bir anda korkunç bir ikircik yaşarlar. hayatta kalmak mı istemişlerdir bir an? kimbilir, dışarı onları da mı çağırmıştı...

tutunamayanlar okuyanlar bilir (sfjslşjfşlsad) selim ışık intihara karar verdiğinde kendi kendine şöyle bir cümle kurar sık sık: "adam çekmeceyi açtı, silahı çıkardı ve..." ve'den sonrası yoktur. çünkü selim hala ikirciklidir intihar konusunda. ve'den sonraki kısım: "... ve silahı kafasına dayayıp tetiği çekti" yahut "... ve silahı geri yerine koydu" gibi iki sonuca gebe...

işte ben mesela yıllardır bunu yani intihara kesin karar veren birinin dahi yaşadığı bu ikircikin sebebini anlamak için okuyom, izliyom aslında. ne bileyim merak ediyom işte. anlasam ne olacak onu da bilmiyom bi sikim olmayacak kuvvetle muhtemel ama merak işte. şimdi ey kari sen niye oluyon, izliyon? abi haneke ya demek için mi? yoksa kendi derdine haneke'de, oğuz atay'da bi karşılık bulmak için mi?

sait faik okuyanlar bilir (e sıktım ama di mi) hişt hişt diye bir öyküsü vardır onun. sait faik o öyküde benim yukarıda örneklendirmeye çalıştığım sorunsala cevap verir o öyküde hem de nefis sıcacık bir cevap:
......
"Sen değimlisin * hişt hişt * diyen?
_ Ben de duyarım bir ses, amma bulamam nereden gelir?
Nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin!... Bir hişt hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları….
_ Hişt hişt !
_ Hişt hişt !
_ Hişt hişt ! "

neyse öyle işte. ben aslında neyse ya.