31 Mart 2013 Pazar
değer yitimi yahut orhan veli üzerine
orhan veli'nin kendi sesinden şiirlerini dinliyorum. beni orhan veli'yle bu denli buluşturan neydi? üniversitede fakülte kantinin girişindeki panoda duvar gazetesi benzeri bir şey hazırlardım. oradaki yayınları buldum bugün evde. yayınların kahir ekseriyeti orhan veli'ye ait. değer yitimi diye bir şey var mı bilmiyorum ama nedendir orhan veli'de ilk farkettiğim değerlerini yitirmiş bir adam yalnızlığıydı. dalga geçmek, kalabalıkların değerlerini ciddiye almamak gibi semptomları vardı bence değer yitiminin. kimse onun neyi ciddiye aldığını bilemedi. hiçbir edebiyat tarihçisi onun şiir poetikasını yerliyerine oturtamadı. buydu sanırım beni ona yaklaştıranda. "seni kafamda bir yere oturtamıyorum" bu sözü ne çok duyduğumu hatırlıyorum. "oysa ben orada bütün çıplaklığımla" durdum hep. değerlerimi yitirmiş miydim. sanırım yitirmiştim. bundandır taşralı memurlara nefretim
14 Mart 2013 Perşembe
ÖZGÜN BİR NİHİLİZM DENEMESİ yahut RUS NİHİLİZMİ ÜZERİNE
“Ve etrafa dikkatli bakınca zaten hayat
Sanki bir şaka, boş ve
aptalca”
Mihail
Yuryeviç Lermontov
“Türk
aydını tercüme bürosunda doğdu” diye başlar Yalçın Küçük, ‘Aydın Üzerine Tezler’
adlı devasa eserine. Küçük’ün atıf yaptığı aydınlar Tanzimat aydınları. İlber
Ortaylı’nın “tarihi eş zamanlı okumak gerekir” savından yola çıkarak, bizim
Tanzimat aydınlarının çağdaşı olan Dostoyevski ise “bizim kuşak –yani Rus
aydını– Gogol’un Palto’sundan çıktı.” der. Gogol’un Palto’su ve Tercüme Bürosu:
İki farklı doğurgan kaynak. Tercüme Bürosu’nun doğurduğu aydınlar ve bu
aydınların ortaya koyduğu tezlerin yarattığı iklimin özgünlüğünü ayrı bir
tarafa bırakarak; Gogol’un Palto’sundan çıkan aydınların yarattığı iklimi ve bu
iklimde üşüyenleri yazının kanavasına yerleştirelim:
En
düşük derecede bir devlet memuru olan
Akakiy Akakiyeviç’in soğuk kış gecelerinde artık lime lime olmuş paltosunun
yerine yeni bir palto almak istemesinin hikayesidir Palto. Akakiy’in maaşı yeni
bir palto diktirmeye yetmemektedir fakat yıllardır bir vesile ile biriktirdiği
bir parayla kendisine yeni bir palto diktirir; ancak bir gece Akakiy yolda
yürürken hırsızlar onun paltosunu gasp eder.
Bu
özet,
1- Çarlık
Rusya’sında bir devlet memurunun aldığı maaşla kendine iyi bir palto dahi alamamasını,
2- Gece
yarısı hırsızların bir devlet memurunu gasp etmesini ve Çarlık Rusya’sında bir
paltonun adeta bir değişim aracıymışçasına gaspa değer bir meta olduğunu
gösterdi.
Devamlayın,
paltosu gasp edilen Akakiy, paltosunun bulunması için girişimlere başlar ve
çevresindekilerin yönlendirmeleri sonucunda “Mühim Adam”a gider paltosunun
bulunması için. Uzun bekleyişler ve mücadeleler sonucu Mühim Adam’ın makamına
girebilen Akakiy, Mühim Adam tarafından önce azarlanır, sonra paltosunun
bulunabilmesi için yapması gereken birtakım “absürd” bürokratik işlemler
anlatılır ona ve Akakiy Mühim Adam’ın odasından kovulur. Ve fakat Akakiy ne
yapsa da bulamaz paltosunu. Çaresiz Akakiy, bu hengame sırasında kendisini
iliklerine kadar üşüten Rusya soğuğuna direnemez ve evinde tek başına soğuktan
titreyerek ölür.
Bu
özet ise,
1- Rusya’da
bürokrasinin sıradan insanların işlerini halletmekten ziyade içinden çıkılmaz
bir hale getiren bir kurum olduğunu,
2- Rusya
Ana’nın yoksul insanlar için evlatlarını soğuktan dahi koruyamayan bir üvey
anne olduğunu gösterdi.
Eline
aldığı hemen her kavramı, felsefeyi, doktrini, Ortodokslaştıran ve Ruslaştıran 19.
Yy. Rus aydınından nihilizm de payını aldı. Nihilizmin maddi köklerini arayıp
onu felsefileştiren Avrupalı filozoflara karşı Rus aydını Akakiy’in hayat
öyküsünden çıkardı nihilizmi.
Dostoyevski,
Orhan Pamuk’un yerinde bir tespitle yazılmış en iyi yedi sekiz romandan biri
dediği Cinler romanında Rus nihilizmine
Şigalevcilik diyecekti. Sınırsız özgürlüğü isteyen Şigalev sınırsız despotizmi
savunacaktı kaçınılmaz olarak. Bir kurmacadan ziyade gerçeğin Dostoyevski
zihninden bir aktarımı olan Cinler romanı aslında Rus nihilist Sergei
Nechaev’in Pyotr Stepanovic Verhonevsk
adıyla yeniden üretildiği bir metindir ve bu anlamda Rus nihilizmini tahlil
etmede pek ala başat bir kaynaktır.
Sergei
Nechaev, sıradan bir köy öğretmenliğinden ilerleyen yıllarda ünlü bir devrimci,
anarşist, nihilist olarak evrildi. Teoriden nefret ediyordu Nechaev. Eylemi ise
kutsuyordu. Halktan ve ona dair her şeyden nefret ediyor, küçümsüyordu.
Nihilizme derinlik kazandırmak için onbinlerce sayfalık bir külliyat oluşturan
Avrupalı nihilistlerden ne kadar da farklı. Sözgelimi Akakiy Akakiyeviç’in paltosunu aramak için verdiği mücadele ile
Kafka’nın Dava’sındaki Joseph K.’nın suçsuzluğunu ispat çabası sonucu vardığı
sonuç: Hayatın saçmalığıdır. Varılan bu ortak sonuç Avrupalı üzerinde saçmayı
kabullenen ve onu yaşayan nihilistler olarak tazahür edecekken Rusyada ise bu
saçmalığı alt etmek için kaos ve kargaşa yöntemini benimseyen nihilistler
şeklinde tezahür edecekti.
Şu
halde, yukarıda söylediklerimin tümünü birer öncül kabul etmek gerekir. Çünkü
şu soruyu sormak için yazıldı hepsi:
Avrupa’da
neredeyse bütünüyle teorik bir çerçevede tartışılmaktan öteye gidemeyen bir
felsefe ekolü olmaktan başkaca bir şey olamayan nihilizm Rusyada nasıl oluyor
da bir eylemin (action) üstelik yakan, yıkan, yok eden, yeni bir şey kurmayı da teklif etmeyen bir şey oluyordu?
Bu
vakaya (olgu) Marksist bir okumayla bakmak gerekiyor. Aksi takdirde bu yazı
burada bitecek. Çünkü tarihi olayların kişiler üzerinden açıklamak gerektiğini
savunanlar için yukarda adını andığım kişilerin karakterinden yola çıkarak Rus
nihilizminin neden genel nihilist anlayışa özgen bir durum arz ettiği ortada.
Nechaev ve onun gibiler sınırsız özgürlük ve sınırsız despotizmi savunuyordu bu
yüzden Rus nihilizmi de genele özgenlik arz etti demek biraz da Cemil Meriç’in
Jurnal’inde dediği gibi “Tarihi Kleopatra’nın burnuyla açıklamak” olacaktır, ki
yukarıda bunları zaten söyledim. Sorduğum sorunun –Rus nihilizminin genele
aykırılık arz etmesinin nedeni nedir?– kıymetli olduğunu ve tarihteki bir olayı
anlamaya yönelik her kıymetli sorunun değerini düşürmemek adına Marksist bir
okumayla cevaplanması gerektiğini düşündüğümden Rus nihilizmini ortaya çıkaran
şartların Marksist bir okumaya ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum.
“
Tarihte her şey olması gerektiği için olmuştur” der Marx. Rus nihilistlerin
eylemi – yakıp, yıkan eylemi- (Bukunin
daha sonra “ Tanrı ve Devlet” adlı çalışmasında “ Yıkma tutkusu aynı zamanda
yaratıcı bir tutkudur.” Şeklinde mottolaştıracaktı nihilist eylemliliği)
benimsediği ortam kısaca şu şekildeydi:
Çarlık Rusya’sının can çekiştiği, yoksulluğun
ve korkunç zenginlik ve ihtişamın bir arada toplumsal hayata dıştalandığı,
kültürel iklimin son derece zengin olduğu toprak ve onun üzerindeki köylülerin
sahibi soyluların köle köylüleri azad ettiği bir dönemde yeşillendi Rus
nihilizmi. Karnı doyan, Ortodoks ve Rus tanrıya şükretmekle hayatını devam
ettiren Rus köylüsü artık özgürdü fakat açtı. Hırsızlık ve gasp ( zavallı
Akakiy hatırlanmalı burada) vaka-yı adiyeden olmuştu. Burada ilginç olan bu
yağma düzenin yönünün Rus soylusuna, zengine değil yine yoksul Ruslara
olmasıdır.( Burada zavallı Akakiy’i tekrar hatırlamalı.)
Beslendiği
ekonomik formasyon Rus nihilizmini biçimlendirdi ve özgünleştirdi şeklinde
birazdan son söz olarak varacağım yargıya atıf yapmak adına, Rus anarşistlerinin
ve nihilistlerinin kendilerini sosyalist olarak konumlandırıyor olmalarından
doğan bir hakla (Marksist, komünist, sosyalist ne dersek diyelim) Avrupa’da
yapılan ve hemen tüm uluslardan sosyalist delegelerin katıldığı Enternasyonal
toplantılarına katıldığını, burada özellikle Rus delegelerle (ki bu delegeler
çoğunlayın nihilist – anarşistti ) Avrupalı sosyalistlerin şiddetli
tartışmalara girdiklerini, Marx’ın bu delegasyona özellikle her şeyi yakıp
yıktıktan sonra toplum adına yeni bir şey kuramayacakları – kurmayı vaad
etmedikleri - yönünde eleştirildi. Marx’ın ‘Anarşizm ve Anarko Sendikalizm’deki
makalelerinde Rus delegasyonu hakkında yaptığı tespitler delegasyonun bir daha
enternasyonele katılmamasına ve Rus delegasyonundan Bakunin’ in Marx için “
şeytan” demesine neden olacaktı. Tabi burada ünlü Rus nihilist Nechaev’in
Bakunin’in can yoldaşı olduğunu da hatırlamakta fayda var. Bu hatırlatmanın bir
diğer işlevsel yönü de yine Rus nihilistlerin genele aykırılık arz etmesini
açıklıyor. Çünkü Rus nihilistler her
zaman toplumcu olmak iddiasındaki
kollektif anarşistlerle dirsek temasında olmuş bu da onların nihilist
hareketine halk gibi bir kaynağı payanda yapmış ve son çözümlemede bu durum da
Rus nihilizmini özgen kılan bir diğer etken olmuştur.
Son
çözümlemede, Rus nihilistleri Çarlık Rusya’sının derin ekonomik çelişkilerinden
beslendiler ve bu onların hiççiliğine şiddeti hak gören bir katman ekledi.
Burada sözü Oscar Wilde’nin ünlü tiyatro eseri “Vera yahut Nihilistler”deki Rus
Nihilistlerin her toplantı öncesi ettiği yemini anmak son derece anlamlı olacak
ve bu yazıyı bütünleyip sonlandırabilecek fırsatı yaratacaktır:
“İçimdeki
bütün duyguları söküp atmaya; ne sevmeye ne de sevilmeye, ne merhamet etmeye,
ne de merhamet beklemeye, ne evlenmeye, ne de evlendirilmeye, ta ki sonuca
varana kadar; geceleyin gizlice bıçaklamayı; bardağa zehir atmaya; babayı
oğluna, kocayı eşine düşman etmeye; korkusuzca, bir umut beslemeden, gelecek
düşüncesi olmadan acı çekmeye, yok etmeye, intikam almaya yemin ediyorum.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)