25 Mayıs 2024 Cumartesi

veridis quo yahut quo vadis domine

 veridis quo malum daft punk'ın hayli lezzetli bir şarkısıdır hatta bence en iyi parçasıdır. latince bir söz gibi duruyor ama doğrudan bir anlamı yokmuş; zaten  şarkının adına bakar bakmaz da isa'ya yöneltilen o meşhur soruya bir atıf olduğu anlaşılıyor: "quo vadis domine?" isa birgün elinde çarmıhla yürürken aziz petrus'la karşılaşır ve petrus ona bu meşhur soruyu sorar: "quo vadis domine?" nereye bu gidiş hazretleri gibi bir anlama geliyormuş. isa da cevaben: "sen kuzularımı bırakıp uzaklaştığın için ben tekrar çarmıha gerilmek üzere roma'ya gidiyorum." bu enstantanenin Annibale Carracci tarafından şöyle resmedilmişliği de var hatta: 


ortaçağın italyan ressamlarındandır kendisi bu arada. resme bakınca rönesans döneminin klasik " insan vücudunu hareket halinde resmetme" temayülünün isa'nın resmedilişinde somutlandığını görmek mümkün. neyse konumuz bu değil.
 daft punk'ın şarkısının isminin buradan geldiğini aslında şarkının klibinden de anlamak mümkün, malum klip de gitmek üzerine kurgulanmıştır. bu minvalde bir de kuran'da tekvir suresi 26. ayet var. "fe'eyne tezhebun: nereye bu gidiş?" diye. bu üç öncülü ortak paranteze almak istesek bunu ancak gitmek sözcüğü üzerinden yapabiliriz. bu üç öncülde bahsedilen gitme eyleminin olumsuz bir gösterilen'e sahip olduğu bir hayli aşikar. bir de tabii gitmek eyleminin temel anlamı olan bir yerden uzaklaşma anlamında kullanıldığı görülüyor bu üç öncülde de. ama. gitmek eylemi -diğer diller için bilemiyorum- bir yere ulaşma, varma anlamı da vardır. yok gibi durur ama vardır. farazi kayra'nın "bir eve hangi gün gidilmez" diye çok sevdiğim bir şarkısı vardır. buradaki gitmenin bir yerden uzaklaşma anlamından ziyade bir yere ulaşma anlamında kullanıldığı açıktır. yani, gitme -başka her şeyde olduğu gibi- bir ulaşma edimidir aynı zamanda. içkin olarak varmaya da tekabül eden bir anlam katmanı var yani gitmek eyleminin. gitmek eyleminin kendindeki bu içkin diyalektiği yakalayan bir şarkı var ne zaman dinlesem içimi acıtan. murathan mungan'ın bir şiirinden mülhem yanılmıyorsam yeni türkü'nün "dönmek" şarkısı. yukarıdaki resimde isa roma'ya gidiyordur yahut roma'ya dönüyordur yani yok olduğu -aslında var olduğu- yere yani roma'ya. kuran'daki surede de aynı benzer bir durum söz konusu.  bu durum surenin adında gizli aslında. tekvir: yuvarlaklaşma, dürülme gibi bir anlama gelir. yuvarlak başlanılan yere dönmeye vurgudur pek tabii. ama bunu hiç kimse konstantin kavafis gibi anlatamamıştır sanırım:

"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin. 
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa. 
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam; 
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya. 
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım? 
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada 
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca  
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın." 

Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler. 
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın 
aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın 
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların. 
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın, 
ne bir gemi var, ne de bir yol sana. 
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte, 
yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde. 

"Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın" tıpkı isa'nın hep roma'ya varması gibi. bir benzetiş...



yukarıda bahsettiğim şarkının bi çok versiyonu var ama en iyisi bence bu kaydı. şarkıdaki soruyu tersinden de sormak mümkün aslında gitmek ve gelmek arasındaki girift ilişkiyi anlamak için "bir eve hangi gün gidilir?" bir de hikaye bu ya tekrar çarmıha gerilmek için roma'ya giden isa'ya "quo vadis domine?" diyen aziz petrus'un roma'ya gitmesi ve burada çarmıha gerilerek öldürülmesi; yine ol riayet ki çarmıha ters duran bir çarmıha gerilmeyi istemiştir kendisi; düz çarmıh isa'ya özgü olduğu için. bu da bir başka benzetiş.